Bu karar adil değil
Benim için çok zor olmasına rağmen çok kere Münih’te yapılan duruşmalara gittim ve bu mahkemede tanık olarak ifade verdim. Bunu yapmayı Mehmet’e bir borç bildim. Ben onun için, bizim için, çocuklarımız için mücadele verdim.
Cevabını istediğim çok sorum vardı: Silahlı bir grup yıllar boyunca Almanya‘da bu faşist cinayetleri nasıl işleyebildi ve saldırıları nasıl gerçekleştirebildi? Neden durdurulmadılar? Devlet bu konuyla ilgili ne biliyordu? Bunlar Mehmet’ten önce yedi insanı daha öldürmüşlerdi.
Kendi kendime bu grup ne kadar büyük bir grup diye soruyordum? Bunlar sadece üç kişi olamaz diye düşünüyordum. Dortmund’daki Naziler de bu grubun üyesi miydi? Kapımızın önünden de geçen Nazilerin yürüyüşlerine bu katillerin yardımcıları da katılmışlar mıydı? Bunların ne kadar tehlikeli ve nefret dolu olduklarını bilmek için yüksek rütbeli bir polis olmak gerekmiyor.
Bu sorularıma cevap bulmak için mahkemeye gittim.
Ben adil bir mahkeme kararı istiyordum.
Nihayet mahkeme olarak kararınızı açıkladığınız gün gelmişti.
Bu karar günü beynime kazındı. Karar okunurken öldürülen oğlunun acısıyla feryat eden İsmail Yozgat’ı nasıl susturmaya çalıştığınızı hiç unutmayacağım.
Bizimle ilgili neden ağzınızdan tek bir kelime çıkmadığını, Mehmet’in kaç kurşunla öldürüldüğünü tespit etmek dışında onun hakkında neden başka hiçbir şey söylemediğinizi hiç anlayamadım. Halbuki siz beni mahkemede tanık olarak dinlediniz. Mahkemede bana Mehmet’in karakterini sordunuz ve bu cinayetin bize neler yaşattığını, bizi ne hale getirdiğini sordunuz.
Kararınıza en azından size sorduğumuz soruları neden yazmadığınızı anlamadım. Duruşmalarda ve yazılı kararınızda sorduğumuz sorulara tek bir kelimeyle yer vermemizi açıklayacak kadar neden saygı göstermediniz bizlere?
Ben o gün dayanamadım tüm bunlara. Siz kararı soğuk bir sesle okurken ben salonu terk ettim. Ancak sanırım ki siz bunu dahi fark etmediniz.
Yazılı kararı bize göndermeniz çok uzun zaman aldı. Karar çok uzun. Bu kadar uzun bir karar yazmışken neden en azından bu cinayetlerin biz aileleri ne hale getirdiğine dair sorduğunuz soruları; bu konuda mahkemeye gelen tüm tanıklardan, bizden ve tüm diğer insanlardan duyduklarınızı yazmadınız? Kararınıza, en azından yapılan duruşmalarda bu gruba kimlerin yardım ettiğine dair ortaya çıkan bilgileri, bu üç kişi hakkında kimlerin bilgi sahibi olduğunu ve devletin bunların dibine ne kadar yaklaştığını neden yazmadınız? Dosyalar yok edildiğinde ve tanıklar yalan söylediğinde tüm gerçeğin ortaya çıkmasının ne kadar zor olduğunu neden yazmadınız?
Kararınız bizlerin umduğu adaleti sağlamadı. Bu kararı sanki Mehmet sizin için bir rakam ve biz de size hiç cevaplamanızı istediğimiz sorular sormamışız gibi yazmışsınız.
Biz imkansız bir şey istemedik. Sadece bizi ciddiyetle dinlemenizi istedik çünkü biz herkesten önce bu cinayetlerin Nazilerin işi olduğunu anlamıştık. Biz sizden üzerinize düşen görevi yapıp, gerçekte ne olduğunu araştırmanızı istedik. Biz sadece üzerinize düşen görevi yapıp huzurunuzda anlatılanları kararınıza yazmanızı istedik.
Ben her şeye rağmen sorularıma cevap bulacağıma dair ümidimi yitirmedim. Hem bizim hem de toplum için gerçeğin ortaya çıkması ve Mehmet’in ve kurban olan diğer insanların unutulmaması için yılmadan mücadele eden bir sürü insan var. Onlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Dortmund, 30.04.2020