Aylık arşivler: Aralık 2014

17.12.2014

NSU’nun Nürnberg’deki muhtemel ilk bombalı saldırısı ve NSU’nun gelişiminin teorik temelleri ile ilgili

Bugün Bavyera Federal Kriminal Dairesi’nden bir polis memuru Nürnberg’de 1999 yılı Haziran ayında gerçekleşen bir patlayıcılı saldırı ile ilgili ifade verdi. Orada bir lokantanın Türk sahibi temizlik sırasında bir fener bulmuş ve fener elindeyken patlamıştı. Lambanın içerisinde karabarut dolu metal bir boru vardı. Bu boru patlamada parçalanması ve böylece özellikle ağır yaralanmalara yol açması için testereyle kesilmişti. Böylesi yaralanmaların ortaya çıkmaması sadece patlama sırasında bomba tapalarının ayrılmış olmaları sayesindeydi.

Polis bu saldırıda da ilk rapordan bu yana politik bir arka planın görünmediği fikrine sabitlenmişti. Polis memuru bugün verdiği ifadede Devlet Güvenliği’nin konuya dahil olduğunu, ama hangi soruşturmaları yaptıkları hakkında hiçbir bilgi veremeyeceğini söyledi. Buna ilaveten saldırı taksirli yaralama olarak sınıflandırılmıştı. Bir bombanın nasıl olup da bir sahte fener tuzağının içine yerleştirildiği ve bunun daha sonra taksirli şekilde bir restorana bırakıldığı bugün açıklığa kavuşturulmadı. Ancak sanık Carsten Schultze’nin esas duruşmadaki ifadesine dayanarak olay daha çok NSU ile bağlantılandırılmıştı. Bu tabii ki Schultze’nin NSU’nun deseklenmesi, silah tedarik edilmesi, “Thüringen Vatan Koruma” içerisindeki şiddet tartışmaları ile ilgili sanıkların aleyhine bilgileri de tabii ki destekledi.

Ardından Jena’daki garajda bulunan ve içlerinde 1998 yılında bulunan ilk borulu bombaların da olduğu adli emanetteki eşyaların listesi okundu. Aralarında en önemlisi muhbir Michael See’nin çıkardığı “Sonnenbannder” dergisiydi. Bu dergi TVK ile bağlantı içerisindeydi. Özellikle de “Sonnenbanner”de yer alan ve hücre prensibi, yeraltında hereket, komplosal hareket ve elitist bir tavra dair ideolojik olarak Nasyonal Sosyalist motivasyona sahip bir yazı dikkat çekiciydi, çünkü TVK’nın Beate Zschäpe, Ralph Wohlleben, Holger Gerlach ve Carsten Schultze’nin de dahil olduğu Jena şubesinin bunları okuyup tartışmış olabilecekleri varsayılabilirdi.

Makalenin kendisi “Binbaşı von Dach” isimli birinin, Tino Brandt’a da çok sayıda kopyasının yollandığı yeraltı savaşı kılavuzuna da değiniyordu. Hücre oluşturma konusu garajda bulunan başka birçok broşürde de bulunuyordu. Üçlünün tavrı, şu ana kadar toplanan delillerin ortaya çıkardığı üzere tam olarak bu kılavuzdaki talimatlara uyuyordu. Özellikle Beate Zschäpe makalede bahsedilen kamuflaj görevini ve normalmiş gibi rol yapılmasını yerine getirmişti. Ancak şu ana kadar belirsiz olanlar derginin tarihi ve bununla birlikte Jena grubunda ne kadar süre konuşulmuş olduğuydu. Yayıncı Michael See bu konuda bilgi verebilirdi, müdahil davacılar kendisinin sorgulanması için dilekçe vermişlerdi bile.

Nazi dergisi “Der Weiße Wolf”un (Beyaz Kurt) ilk sayısı ve kimi başka belgeler de incelenip okundu. “Der Weiße Wolf” özellikle ilginçti, çünkü yayıncısının Jena çevresiyle bağlantısı vardı ve daha sonra NSU’nun dergiye yaptığı bir “bağış” için “meyvelerini verdi” sözleriyle dergide onlara teşekkür etmişti. Daha sonra “Pogromly” oyununda kullanılan, Nazi dönemi Alman ordusu üniforması giymiş bir iskelet çizimi ve başka taslaklar da incelendi.

Heyet bunun ardından müdahil davacıların delil tespiti taleplerinin reddedilmesine yol açan kimi kararları açıkladı. Bu kararlar hakkında önümüzdeki günlerde ayrıca yorumda bulunacağız. Bu redler açıkça Noel tatilinden önce mahkeme heyetinin Federal Başsavcılık, savunma ve kimi medya temsilcilerinin öne sürdüğü şekilde “dellilerin toplanmasının müdahil davacılar tarafından genişletilmesine” izin verilmeyeceğinin sinyalini yollamak üzere gerçekleştirildi.

Yarınki eses duruşma, ifade verecek olan polis memurunun hastalığının sürmesi üzerine iptal edildi.

16.12.2014

İnkar ve Masum Gösterme XII – Michael Probst’un sorgusunun devamı

Bugün eski Saksonya „Blood & Honour“ üyesi Antje Probst’un eski eşi Michael Probst’un sorgusuna devam edildi. Son sorgusunda eski eşiyle ilgili soruları onun aleyhine konuşmamak adına cevaplandırmayacağını söylemişti: „Bununla ilgisi olmuş olması mümkün.“ (bkz. 03.12.2014 tarihli blog). Bugün salona bir tanık vekiliyle gelerek eski eşiyle ilgili soruları yanıtladı, ama bu esnada onun rolünü olduğundan azmış gibi göstermeye çalıştı. „Kadınsı bir rol oynamıştı“, „romantik aydınlanmadan“ dolayı „B&H“deydi ve orada söyleyebileceği pek bir şey yoktu. Muhbir Szczepanski’nin raporlarına göre durumun çok farklı olduğu, Antje Probst’un „B & H çevresini saldırı yönüne çekmeye çalıştığı Probst’a hatırlatılsa da o eski eşinin rolünü olduğundan azmış gibi gösteren iddialarda bulunmaya devam etti. Yine de hatırlatma üzerine bu ifadesini göreceleştirmek zorunda kaldı ve eski eşinin en azından bir kez bağış paralarını iletmiş olduğunu, „B & H“ nin iç işleri konusunda kendisine karşı çok ağzı sıkı olduğunu, örgüt içerisinde komplo hareketleri sergilediğini anlattı.

Probst bunun dışında „B&H“ ve diğer örgütlerin görüşlerini paylaşmadığını iddia etse de onları yine de tehlikesizmiş gibi göstermeye çalıştı: „B&H“nın hedefi „vatanseverlik, belki biraz kuvvetli bir ulusal gurur“ idi; Chemnitzli „88liler“, „bir şehirdeki aidiyeti“ ifade etmek isteyen bir „gençlik hareketi“ idiydi. Ama burada da daha sonra geri adım atmak durumunda kaldı: Neden B&H üyesi olmadığıyla ilgili belirleyici bir sebep polis tarafından gözetlenmesiydi. Bunun dışında „B&H“ dergisi „Beyaz Üstünlüğü“ ve benzerlerinin hazırlanmasıyla ilgili kimi detaylar verebiliyordu, yani belli ki somut isimleri çoğunlukla „artık hatırlayamasa da“ iyi bilgi sahibiydi. Tekrar tekrar sorulması üzerine Saksonya grubunun ülke çapındaki birlikten ayrılmasının ve yeni örgüt düzenlemesinin kararlaştırıldığı bir „B&H“ toplantısında bulunmuş olduğunu reddetmedi bile.

Bu tanık da genel olarak yalan ifade vermekten dolayı doğrudan bir ceza davasıyla karşı karşıya kalabilir. Sanık André Eminger’i tanıdığını bile reddetti, oysa ki eski eşi polise Eminger’in Probst ile hala somut iş ilişkilerinin olduğunu anlatmıştı ve telefon numarası Eminger’in cep telefonunda kayıtlı bulunmuştu. Yine de tanığın ifadesi muhbir Szczepanski’nin Saksonya „B&H“nin ve eski karısının destek faaliyetleriyle ilgili verdiği bilgilerden şüphe edilmesini sağlamıyordu. Tanığın, ifadesine göre böylesi destek faaliyetlerinden hiçbir şekilde haberi olamazdı. Szczepanski’nin onu „B&H“ üyesi olarak tanımlamış olması müzik prodüktörü, dükkan sahibi, grup üyesi, Antje Probst’un eski kocası ve Jan Werner’in yakın arkadaşı olarak öne çıkan konumundan dolayı olabilirdi. Bu durumun örgütle özel bir yakınlık sağladığına tanığın kendisi bile karşı çıkamadı.

Bunun dışında Federal Yargıtay’dan bir hakim, sanık Carsten Schultze’ye tutukluluk emrinin başlaması vesilesiyle silahların gösterilmesiyle ilgili olarak kısaca ifade verdi.

11.12.2014

NSU’nun saldırı hedefleri hakkında nasıl gizlice bilgi topladığı hakkında

Bugün iki polis memuru sorgulandı. İlki, Zwickau’daki Frühlingstraße’deki NSU evinin enkazında bulunan resimli CD’nin değerlendirmesini yapmıştı. CD’de bisikletiyle Stuttgart’taki iki olası saldırı mekanının (bir Türk döner büfesi ve bir bakkal) önünde duran bir kişi (Uwe Böhnhardt olması çok olası) görünüyordu. Bir gözlemci için tüm bu olanlar sanki tatil fotoğrafları çekiliyor gibi görünmüş olmalıydı, ama asıl konu belli ki mekanların araç giriş yolu ve acil çıkışlarını tespit etme çabasıydı. Her iki hedef de NSU saldırılarının şemasına uyuyordu: Tren istasyonları ve anayolların yakınlarındaki, küçük ve Türk asıllı kişilerin sahibi olduğu dükkan ve büfeler.

Sonraki fotoğraflarda Hof/Bavyera’daki SPD şubesinin kapı zili görülüyordu, ardından yaklaşık 2 saat sonra çekilmiş ve Bohnhardt ile Zschäpe’yi bir evde gösteren bir resim vardı. Müdahil davacıların doğru olarak belirttiği gibi burada sözkonusu olan her ihtimalde Zschäpe’nin saldırı hedefleri hakkında gizlice bilgi toplanmasında katkısı olduğu yönünde önemli bir ipucuydu.

Dosyalardan ayrıca Federal Kriminal Dairesi’nin bu verilerle neler yaptığı da anlaşılıyordu. İlk soruşturma adımlarından biri, (özellikle de NSU’nun 2011 sonbaharında ortaya çıkarılmasının ardından) polisin saldırı hedeflerinde çalışanların aleyhine bilgilere sahip olup olmadığını denetlemekti. Ancak bugünkü tanık bu konuyla ilgilenmemişti, yani buna dair bilgi veremiyotdu.

Duruşma gününün sonunda Thüringen’den gelen ve 27.11.2014 tarihinde de ifade vermiş olan polis memurunun sorgusu tamamlandı. Tanık 1996 yılında Beate Zschäpe ve Ralf Wohlleben ‘i sanık olarak sorgulamıştı, ama artık bir şey hatırlamıyordu.

10.12.2014

İnkar ve Masumlaştırma Çabaları XI – Zschäpe’nin savunmasının azimli desteğiyle – Antje Probst’un sorgusunun devamı

Bugün eski “Blood& Honour” üyesi Antje Probst’un sorgusuna devam edildi. (İlk sorgu için 20.11.2014 tarihli blog girişine bakınız.) Tanık, katlanılmaz masum gösterme taktiğine devam ederek “Blood & Honour”un politik faaliyetlerinden hiç haberi olmadığını, örnek Nazi grubu “Skrewdriver”a sadece müzikal olarak ve baladlarından dolayı hayranlık duyduğunu vs. iddia etti. Farklı sorular ve başka bilgiler içeren yayınlardan ve tanık sorgularından hatırlatmalar yapılması üzerine de bu tavrında ısrar etti.

Tanık genel olarak yalan ifade vermekten olayı beklenen ceza davasını fazlasıyla haketti. Doruk noktası, sorgunun başlangıcında kendisinin de bir kez daha kısaca André Eminger konusuna değinmesi (bkz. 20.11.2014 tarihli blog girişi) ama bu fırsatı geçen sefer verdiği açık şekilde yalan ifadesini düzeltmek için kullanmamasıydı. Zschäpe’nin savunması bunun üzerine müdahil dava avukatı Hoffmann’ın bir sorusuna itiraz ederek uzunca bir tartışmaya yol açtı: Tanık kendisi ve kocasının çaldığı “AEG” grubunun “Blood & Honour” ile hiçbir ilgisinin olmadığını söylemişti. Hoffmann bunu sorgulayarak ona “AEG”nin müziğini kimin yaptığını sordu. Savunmaya göre bu sorunun davayla hiçbir ilgisi yoktu, oysa ki tanığın inanılırlığı için önemi besbeliydi. Besbelli olan diğer bir şey de tanığın dava için olan anlamıydı, çünkü diğer tanıklar Probst’un verdiği somut destekten ve camiayı militarize etme çabalarından bahsetmişlerdi. Ama tabii ki Zschäpe’nin savunması, üçlünün Chemnitz çevresinden tüm Nazi tanıkların uyguladığı inkar ve masum gösterme stratejisinin bozulması ve NSU’nun daha geniş Nazi çevreleri tarafından desteğine dair başka detayların gün ışığına çıkarılmasıyla ilgilenmiyordu. Benzer bir durum görünen o ki bugün yeniden savunmanın yardımına koşan Federal Başsavcılık ve maalesef onlara katılan kimi müdahil dava temsilcileri için de geçerliydi. Mahkeme heyeti soruya (tabii ki) izin verdi ve tanık soruyu cevapadı.

Zschäpe ve Wohlleben’in savunmaları buna benzer anlamsız itirazlarla duruşmanın devamında da NSU ve “Blood & Honour”ın yapısı için büyük önem taşıyan bu tanığın sorgusuna engel olmaya çalıştılar. Tanığın ifadesi, susma ve sanıkla birlik olma stratejisinin o zamanlarki çevreden kişilerde hala mevcut olduğunu bir kez daha gösterdi. Tanığın en azından burada söz konusu olan yıllarda tüm hayat şartlarında bütünüyle o zamanlarki Nazi camiasına bağlı olduğu da belli oldu: “Şahsen” konserler düzenliyor, mesleki olarak ilgili CD, video, kıyafet ve dergileri satıyordu ve çok kişisel bir şekilde çocuklarının “beyaz olmayan” çocuklarla oynamak durumunda kalmalarından korkuyordu. Tanık ve çevresi bir “ulusal kurtarılmış bölgede” yaşıyor ve yaşamlarını Nasyonal Sosyalizmi yücelten ilkel “beyaz egemenliği” ideolojisine göre şekillendiriyorlardı. Böyle bir dünyada, mültecilere karşı bir “ırk savaşı”ndan etkili bir savaş aracı olarak söz edilmesi nihayetinde şaşırtıcı değildi. Muhbir Szczepanski’nin Saksonya grubunun Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ı destekleme kararı aldığı, tanık Probst’un silahlı savaş propagandası yaptığı ve Zschäpe’ye pasaportunu vermek istediği ve Jan Werner’in silah tedarik etmeye çalıştığına dair verdiği bilgiler büyük önem kazandı.

Müdahil davacılar son olarak, polise Mundlos ve Böhnhardt’ı Zwickau’da erkek kardeşini ziyareti sırasında ve daha sonra Halit Yozgat’un cinayetiyle doğrudan zamansal bir bağlantı içerisinde Kassel’de gördüğü ve bu destekçi ağından bağlantı kurulabilecek kişiler tanıdığı bilgisini veren bir Neonazi ile ilgili tamamlayıcı bir delil tespiti talebinde bulundular.

09.12.2014

Saksonya “Blood & Honour“ ve diğer konular hakkında daha fazlası

Bugünkü duruşmada delilerin toplanmasının bazen ne kadar titizlik gerektirebilen ve de gerektirmesi lazım gelen bir iş olduğu anlaşıldı. Yapılan parmak izi incelemeleriyle ilgili soruşturma raporlarının okunması tüm akşamüstünü aldı. Verilecek hükümde göz önünde bulundurulabilmeleri için tüm bu delillerin usülüne uygun şekilde sunulmaları gerek ve tespitlerden kimileri içerikleri açısından çok önemli.

Ama öncelikle 2011 yılında Saksonya “Blood and Honour” şefi Jan Werner’i suçlu olarak sorgulamış olan iki Federal Kriminal Dairesi sorgu memuru ifade verdi. Werner sorgu sırasunda konuyla ilgili bilgi vermemiş ama bir sigara molası sırasında şunu anlatmışıt: 1990’larda kimin Nazi camiasına silah tedarik ettiği zaten biliniyordu, daha sonra muhbir olduğu da ortaya çıkmıştı. Kendisi o zamanlar sürekli gözetim altındaydı. Werner bunun dşında kısaca yine bir Saksonya “B&H” üyesi ve Nazi müzik grubu “Noie Werte”den olan Andreas Graupner ile olan tanışıklığından bahsetmiş, ama onunla artık bağlantısı olmadığını öne sürmüştü.

Ardından İsviçreli tanığın İsviçre Savcılığı tarafından cinayet silahı Ceska hakkında sorgulanmasında mevcut bulunan Federal Başsavcılık’ın bir araştırma görevlisi geldi ve kısaca sorgu sırasındaki durumu anlattı.

Mahkeme, duruşma gününün sonunda Zwickau Frühlingstraße’de yıkılan binanın enkazında bulunan çeşitli nesnelerin değerlendirilmesine başladı. Bugün parmak izleriyle ilgili kimi bilirkişi raporları okundu. Bulunanlar arasında sanık Eminger’e ait ve kendi parmak izleriyle “Üçlü”nün parmak izlerinin olduğu belgeler vardı. NSU’nun işlediği cinayetlere dair çeşitli gazete haberlerinin üzerinde Zschäpe’nin parmak izleri bulunmuştu. Bu da Zschäpe’nin, savunmasının göstermeye çalıştığı gibi “yeraltındaki ev kadını” olmayıp NSU’nun işlediği suçlara faal olarak dahil olduğunun başka bir kanıtıydı.

03.12.2014

Muhbir Carsten Szczepanski’nin sorgusunun ilk bölümü

Bugün, eskiden Nazi dazlak ve müzik camiasının özel kadrosundan ve ayrıca Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi’nin muhbiri olan Carsten Szczepanski tanık olarak sorgulandı. Szczepanski 2000 yılında muhbir olduğunun ortaya çıkmasından bu yana tanık koruma programı kapsamında bulunuyor. Mahkeme karşısına perukla çıkıyor ve yanında tanık vekili olarak bir avukat bulunuyor.

Szczepanski Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ı kişisel olarak tanımadığını, ama Saksonya “Blood & Honour” ile, özellikle de Probst çifti ile bağlantıları olduğunu öne sürdü. Örgütlerini sadece “müzik dostlarının” kurduğu bir konser organizasyonu olarak göstermeye çalışan “B&H” tanıklarının aksine Szczepanski “B&H”yi yerinde bir şekilde “tamamen sabit fikirli” olarak tanımladı: “Orada Nasyonal Sosyalist, Neonasyonal Sosyalist olan ve bunu inkar etmeyen kişiler toplanıyordu.”

Silah satışlarıyla ilgili olarak camiadaki herkesin o zamanlar silahlar üzerine konuştuğunu ve silah almak istediklerini, ama net olarak hatırladığı br şey olmadığını söyledi. Kendisiyle de somut bir şey konuşulmamıştı – öte yandan silah kanununa karşı gelmekten hüküm giymişti ki bu Saksonya “B&H” çevresinden başka kişilerle yaptığı silah alışverişinden dolayıydı.
Tanıdığın Saksonya “B&H”, Jan Werner ve Antje Probst ile ilgili raporlarının tüm ayrıntılarını hatırlamaması veya hatırlamak istememesi bir sorundu. Ama Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi’ne edindiği bilgiler ile ilgili olarak düzenli olarak rapor verdiğini anlattı. Bu raporlardaki bilgilerin geçerli olduğunu varsayıyordu.

Soruşturmaya heyet başkanı ve savunmanın sorgusunun ardından akşamüstü ara verildi. Szczepanski’nin bir kez daha Münih’e gelmesi gerekecek ve geldiğinde Antje Probst ve eski eşinin sorgusuna devam edilmesinin ardından çelişkili ifadeleri karşılaştırma olanağı doğacak.
Wohlleben’in savunması bunun ardından müvekkillerinin tutuklama emrinin kaldırılması veya durdurulması için bir dilekçe daha verdi. Tutukluluk halinin devam ettirilmesi onlara göre uygun değildi, çünkü hem kuvvetli bir şüphe mevcut değildi, hem de tutukluluk hali orantılı değildi. Suçluluk konusunda kuvvetli bir şüpheye dair (heyetin de nihayetinde bir kararla [http://www.nsu-nebenklage.de/blog/2014/07/01/01-07-2014/] kesin şekilde onayladığı) makul bir kuşku açıklanmamıştı, özellikle de Ceska’nın teslim zincirinin eksiksiz şekilde kanıtlanmış olduğu doğru değildi. NSU cinayetlerinde kullanılan cinayet silahının İsviçre’deki silah satıcısına teslim edilmiş olduğu biliniyordu. İsviçre’den Thüringen’e giden teslimat yolu makul ve inandırıcı şekilde soruşturulmuştu. Nihayetinde sanık Schultze, susturuculu bir silahı teslim alıp Wohlleben’e ilettiğini inandırıcı şekilde anlatmıştı. Kuvvetli suç şüphesi şu ana kadar bu temele dayanarak kabul edilmişti ve bu konuda görünür başka bir şüphe yoktu.

Wohlleben’in savunmasına göre tutukluluk hali orantısızdı çünkü heyet müdahil davacıların “gereksiz” dilekçeleriyle çok fazla zaman harcamıştı. Son olarak toplanan deliller, şu anda susan tanıkların göçmenlere yönelik cinayet ve saldırıları destekleyip desteklemediğini tespit etmek amacını taşıdığından, Wohlleben’in cinayete kastının tespiti için de bilhassa gerekliydiler. Bu nedenle davanın sürüncemede bırakılmasına kesinlikle yol açmıyorlardı. Savunma, görünen o ki tutuklama talebiyle bir gerçeğin daha açıklığa kavuşturulmasını egellemek istiyordu.

02.12.2014

Anayasayı Koruma Dairesi muhbirleri: “Sadece rapor vermekle kalmayıp birşeyler yapan ve sonra bunun hakkında rapor veren kişiler.”

Bugün ilk olarak İsviçre’den iki emekli kriminal polis ifade verdi. Wohlleben’in savunması onların çağrılması için dilekçe vermişti. Memurlar 1996 yılında İsviçre’de yasadışı olarak satın aldığı silahlarla ticaret yapan bir Almana karşı bir ceza davası yürütmüşlerdi. Bu esnada davanın kıyısında köşesinde İsviçreli Hans-Ulrich Müller’in cinayet silahı Ceska’yı satın alması da bir rol oynamıştı. Daha önce anlatıldığı gibi, savunma Ceska’nın izlediği yol hakkında şüphe uyandırmak için olduka ümitsiz denemelerde bulunuyor. Bugün buna iki memurun silahın satışıyla doğrudan hiç bir bağlantıları olmaması da eklendi.

Bir sonraki tanık geçen hafta Sachsen “Blood & Honour” ve onların “Üçlü”yü desteklemeleri hakkında ifade vermiş olan Antje Probst’un (bkz. 20.11.2014 tarihli blog) eski kocasıydı.
Probst da kendisini büyük ölçüde apolitikmiş gibi ve özel kadrodan diğer kişilerle, örneğin “B&H”den Jan Werner ie olan ilişkisini “tamamen komşuluk ilişkisi”ymiş gibi göstermeye çalıştı. “Politik ahmaklarla” arasına her zaman net bir mesafe koymuştu. Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’u hiç tanımıyordu, ortadan kaybolan Thüringenlilerle ilgili olarak “kendisiyle “gevezelik edildiği” olmuştu, ama konuşanların kimler olduğunu bilmiyordu, bu konu onu ilgilendirmemişti. Polise açıkça daha fazla detay anlatmıştı, bunu bugün polis memurlarının üzerlerindeki “başarı baskısının ağırlığı” nedeniyle kendisini “çok manipülatif” şekilde sorgulamış olmalarıyla açıklamaya çalıştı.

Bu masalların ardına saklanan Probst yine de Nazi camiası hakkında, gerçeğe Nazi tanıkların bugüne kadar anlattıkları çoğu şeyden daha yakın olabilecek izlenimler aktardı: Kendisinin tanıdığı muhbirleri “aktif-özel kadro” olarak, “sadece rapor vermekle kalmayıp bir şeyler yapan ve daha sonra bunun hakkında rapor veren kişiler” olarak tanımladı.

Örneğin Thomas Starke: “Onun olmadığı yerde olay çıkmıyordu.” Bu Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un başlangıçta desteklenmesi için de geçerli olabilirdi. “Thüringen Vatan Koruma”nın “savaşçı” ve “korkutucu” duruşunun tarifine de davanın katılımcılarından bir çoğu katılabilirdi.
Probst eski karısı hakkında öncelikle hiç bir şey söylemek istemedi. İfadesi kendi aleyhine olabileceğinden böyle yapması tavsiye edilmişti. “Onun olayla bir ilgisi olması mümkün olabilir.” Mahkeme bunun üzerine sorgusuna ara verdi. Probst iki hafta sonra bir tanık vekilinin eşliğinde tekrar sorgulanacak.