03.12.2014

Muhbir Carsten Szczepanski’nin sorgusunun ilk bölümü

Bugün, eskiden Nazi dazlak ve müzik camiasının özel kadrosundan ve ayrıca Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi’nin muhbiri olan Carsten Szczepanski tanık olarak sorgulandı. Szczepanski 2000 yılında muhbir olduğunun ortaya çıkmasından bu yana tanık koruma programı kapsamında bulunuyor. Mahkeme karşısına perukla çıkıyor ve yanında tanık vekili olarak bir avukat bulunuyor.

Szczepanski Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ı kişisel olarak tanımadığını, ama Saksonya “Blood & Honour” ile, özellikle de Probst çifti ile bağlantıları olduğunu öne sürdü. Örgütlerini sadece “müzik dostlarının” kurduğu bir konser organizasyonu olarak göstermeye çalışan “B&H” tanıklarının aksine Szczepanski “B&H”yi yerinde bir şekilde “tamamen sabit fikirli” olarak tanımladı: “Orada Nasyonal Sosyalist, Neonasyonal Sosyalist olan ve bunu inkar etmeyen kişiler toplanıyordu.”

Silah satışlarıyla ilgili olarak camiadaki herkesin o zamanlar silahlar üzerine konuştuğunu ve silah almak istediklerini, ama net olarak hatırladığı br şey olmadığını söyledi. Kendisiyle de somut bir şey konuşulmamıştı – öte yandan silah kanununa karşı gelmekten hüküm giymişti ki bu Saksonya “B&H” çevresinden başka kişilerle yaptığı silah alışverişinden dolayıydı.
Tanıdığın Saksonya “B&H”, Jan Werner ve Antje Probst ile ilgili raporlarının tüm ayrıntılarını hatırlamaması veya hatırlamak istememesi bir sorundu. Ama Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi’ne edindiği bilgiler ile ilgili olarak düzenli olarak rapor verdiğini anlattı. Bu raporlardaki bilgilerin geçerli olduğunu varsayıyordu.

Soruşturmaya heyet başkanı ve savunmanın sorgusunun ardından akşamüstü ara verildi. Szczepanski’nin bir kez daha Münih’e gelmesi gerekecek ve geldiğinde Antje Probst ve eski eşinin sorgusuna devam edilmesinin ardından çelişkili ifadeleri karşılaştırma olanağı doğacak.
Wohlleben’in savunması bunun ardından müvekkillerinin tutuklama emrinin kaldırılması veya durdurulması için bir dilekçe daha verdi. Tutukluluk halinin devam ettirilmesi onlara göre uygun değildi, çünkü hem kuvvetli bir şüphe mevcut değildi, hem de tutukluluk hali orantılı değildi. Suçluluk konusunda kuvvetli bir şüpheye dair (heyetin de nihayetinde bir kararla [http://www.nsu-nebenklage.de/blog/2014/07/01/01-07-2014/] kesin şekilde onayladığı) makul bir kuşku açıklanmamıştı, özellikle de Ceska’nın teslim zincirinin eksiksiz şekilde kanıtlanmış olduğu doğru değildi. NSU cinayetlerinde kullanılan cinayet silahının İsviçre’deki silah satıcısına teslim edilmiş olduğu biliniyordu. İsviçre’den Thüringen’e giden teslimat yolu makul ve inandırıcı şekilde soruşturulmuştu. Nihayetinde sanık Schultze, susturuculu bir silahı teslim alıp Wohlleben’e ilettiğini inandırıcı şekilde anlatmıştı. Kuvvetli suç şüphesi şu ana kadar bu temele dayanarak kabul edilmişti ve bu konuda görünür başka bir şüphe yoktu.

Wohlleben’in savunmasına göre tutukluluk hali orantısızdı çünkü heyet müdahil davacıların “gereksiz” dilekçeleriyle çok fazla zaman harcamıştı. Son olarak toplanan deliller, şu anda susan tanıkların göçmenlere yönelik cinayet ve saldırıları destekleyip desteklemediğini tespit etmek amacını taşıdığından, Wohlleben’in cinayete kastının tespiti için de bilhassa gerekliydiler. Bu nedenle davanın sürüncemede bırakılmasına kesinlikle yol açmıyorlardı. Savunma, görünen o ki tutuklama talebiyle bir gerçeğin daha açıklığa kavuşturulmasını egellemek istiyordu.