Aylık arşivler: Nisan 2015

29.04.2015

Jena’da işlenen suçlarla ilgili şaşırtıcı bilgiler

Bugün uzun süredir ilk defa Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde gerçekten de sürpriz bir tanık ifadesi verildi. Tanık, Beate Zschäpe ve Uwe Mundlos’un eskiden yakın arkadaşı ve kendisi de Nazi çevrelerinden olan, ama daha çok „Skin fraksiyonuna dahil“ ve 1900’ların sonunda bu çevreden tamamen uzaklaşmış biriydi.

Tanık 1997 yılında daha önce pek çok kez sözü geçen ve Uwe Böhnhardt’a karşı yürütülen Jena ceza davası kapsamında ifade vermişti. 1996 ortalarında göğsünde Davud yıldızı olan bir cansız manken gövdesi bir otoban köprüsüne asılmış ve yanına sahte bir bomba yerleştirilmişti. Uwe Böhnhardt sonunda beraat etmişti, çünkü aralarında bugünkü tanığın da bulunduğu çok sayıda „yoldaş“, kendisinin olay esnasında başka yerde bulunduğunu öne sürmüşlerdi.
Tanık bugün akla yatkın şekilde bu bilginin doğru olmadığını doğruladı. Ama bunun da ötesinde kendisinin de olaya dahil olduğunu anlattı. Mundlos ve Böhnhardt ona eylemle ilgili oalrak orada olmadıklarını söyleyecek sahte bir tanığa ihtiyaçları olduğunu sötlemişlerdi. Tanık o zamanlar camiada “Moralapostel” (ahlak hocası) olarak tanınıyordu. Hem yetkililere hem de Nazi camiası içerisindekilere ikilinin olay işlemediğini anlatması gerekmişti. Bugünkü açıklamaları, Jena’da olayla ilgili şüphenin hemen bu ikilinin üzerine çekileceğini gösteriyordu ki bu da henüz1996 yılında nasıl bir politik-ideolojik gelişim içinde olduklarına dair çok şey anlatıyordu. Ama olay esnasında sadece ikili ve tanık değil Beate Zschäpe ve Ralf Wohlleben de oradaydı.

Tanık, üçlünün ortadan kaybolmasının ardından Ralf Wohlleben’in kendisiyle oldukça agresif bir şekilde bir para bağışıyla ilgili konuştuğunu anlattı ama o da olayın tamamını hatırlamıyordu. Böhnhardt ailesinin evinde bir konuşmaya çağrılmıştı. Önce para vereceğini söylemişi, ama daha sonra bunu yapmamıştı, çünkü üçlünün ptlayıcı maddeyle işledikleri suçları yanlış buluyordu ve yeraltındaki hayatlarını da saldırılarla finanse edeceklerinden endişeleniyordu. Ayrıca zaten yurtdışında olduklarını düşünüyordu. Gerekçesi şuydu: “Ne o zamanlar ne de şimdi Almanya’da bir ya da iki aydan fazla kimliği ortaya çıkmadan yaşamanın, hele ki bir arama söz konusuysa mümkün olmadığını düşünüyorum.” Tanığın şaşkınlığı anlaşılır, özellikle de Chemnitz’de sanıkların çevresinde bulunan muhbirlerin sayısı ve kaçtıkları çevre düşünülürse.
Tanığın ifadesi çok inandırıcıydı, özellikle kendi içsel direnişine karşı mücadele verdiği anlaşıldığından: Bir yandan olaya kendisinin de karıştığını ve sahte ifade verdiğini mahkeme önünde itiraf etmesi gerektiğinden, diğer yandansa işlediği suçları ve görüşlerini reddetmesine rağmen çocukluk arkadaşı Zschäpe’yi suçlamak kendisine zor geldiğinden.

Yine de olayları kendiliğinden anlatarak NSU’nun ve işlediği suçların aydınlatılmasına bir parça katkı sağladı. Üstelik bunu kamu çalışanı olmasına ve bunun toplumsal ve hukuksal sonuçlarından korkmasına rağmen yaptı. Bu takdire şayan bir durum. Diğer yandan aslında sadece bir tanık olarak görevini yerine getirdi, yani gerçeğe uygun ve kapsamlı şekilde ifade verdi. Tavrının bugün çok etkileyici gelmesi Nazi tanıkların sürekli verdikleri blokaj ifadelerinin tam zıttı bir örnek teşkil ederek mahkemenin ve Federal Başsavcılığın bu tanıklara karşı tavrının ne kadar utanç verici olduğunu gösterdi.

İfadesi tabii ki Zschäpe ve Wohlleben’in savunmalarına darbe vurdu çünkü savunma taktikleri müvekkillerinin somut eylemlere asla dahil olmadıkları üzerine kurulu. Bu tez bir kez daha çürüyor. Bir yandan iki savunma ekibi de iyi hazırlanmamış gibi görünüyordu. Tanığın sorgusundan önce uzun bir ara verilmesini istediler. Heyet başkanı hakim bunun üzerine bugünkü sorguyu bitirdi. Tanık bir kez daha gelip ifadesini sonlandıracak.

28.04.2015

Yalan ve Masum Gösterme Çabaları XIII – Bir kez daha „Erzgebirge Beyaz Kardeşliği“ ve „Blood & Honour“ hakkında

Bugünün ilk tanığı eskiden André ve Maik Eminger’in kurucuları olduğu „Erzgebirge Beyaz Kardeşliğinin“ üyesi olan André Kö. idi. Tanık artık sağcı olmadığını iddia ediyor, ama bir yandan da dazlak kafasında devasa bir „Kan ve Onur“ dövmesi var. Onun da Erzgebirge Beyaz Kardeşliği ile ilgili detayları hatırlamak istememesi ve bir yandan polise vermiş olduğu ifadeleri göreceleştirmesi (yabancılara karşı şiddet tartışmasında „o kadar aşırı“ konuşmamıştı vs.) bu durumda şaşırtıcı değil. Yine de o da André ve Maik Eminger’in EBK’nin kurucuları ve yönetici üyeleri olduğunu doğruladı.

Ardından Almanya Blood & Honour „şubesinin“ eski yöneticisi olan Stephan Lange geldi. Lange, B&H’yi sadece bir müzik hareketi olarak göstermeye çalıştı, hatta Berlin’de kurulmasının sadece dazlak camiası içerisindeki Hammerskins’in saldırılarından kendilerini korumak amacıyla gerçekleştiğini iddia edecek kadar abarttı. Heyet Başkanı Hakim Götzl’ün buna kesinlikle inanmadığını belirtip hatta yalan ifade vermenin sonuçlarını açıklamasına ve kendisine „B&H“ yayınlarından çeşitli net politik içerikler hatırlatmasına rağmen tanık bu masum gösterme taktiğine sadık kaldı. Ama daha sonra daha ziyade „Combat 18“ tarafında olan, yani göçmenlere, sağcılara vs. karşı silahlı saldırıda bulunmak isteyen „B&H“ üyeleri bulunduğunu söyledi, ama detayları hatırlamak istemedi.

Wohlleben ve Zschäpe’nin savunmaları bir kez daha sorguya itirazlarla engel olma taktiğini denediler ve bir kez daha çoğu durumda başarısızlığa uğradılar. Zschäpe’nin savunmasının „B&H“ ile ilgili sorguların temelde dava ile ilgisinin olmadığını bile iddia etmesi ilginçti. Bu utanmaz tez sadece mahkeme değil herkes için akıl almaz bir tez.

23.04.2015

200. Duruşma Günü – Yalan, masum gösterme çabaları ve öylesine evde kalma

200. duruşma günü bir kez daha Nazi tanıkların Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’ndeki duruşmayı çok da ciddiye almadıklarını ve mahkemenin buna büyük oranda göz yumduğunu gösterdi. Tanık Berndt Tödter, sabah E-mail aracılığıyla hem mide-bağırsak sorunu olduğunu hem de artık mahkemeye anlatacak bir şeyi olmadığını bildirdi.Almanya’daki sayısız ceza davasında uygulandığı gibi adamı sadece mahkemeye çıkarmak yerine, önce iddia ettiği hastalığına dair doktor raporu göstermesi istenecek.

Ardından „Mappe“ takma adı altında Chemnitz’deki „Blood & Honour“ çevresinin bir parçası olan bir kadının sorgusu gerçekleştirildi. Bu tanık Mundlos ve Zschäpe’yi hatırlıyordu. Bir kez onun yanında kalmışlardı ve Chemnitzli diğer dazlak „yoldaşlara“ göre çok daha canayakınlardı. Bunun dışında bu tanık da olayların aydınlatılmasına hiçbir adamakıllı katkı sağlayamadı. Bunun sebebi muhtemelen „B&H“ Chemnitz’in en önemli aktörleriyle bugün hala bağlantısının olması.

200. duruşma günüyle ilgili olarak 22 müdahil dava avukatının yaptığı basın açıklamasını blogda Almanca olarak bulabilirsiniz.

22.04.2015

Hafıza zayıf, sorumluluk yok – Anaysayı Koruma Dairesi’nde kariyer

Bugün Saksonya Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin şu anki başkanı olan Gordian Meyer-Plath’ın sorgusu sabırsızlıkla bekleniyordu. Meyer-Plath, muhbir Carsten Szczepanski ile 1996 yılından 1998 yılına kadar ilgilenmişti. Szczepanski daha 1998 yılının ikinci yarısında Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un Chemnitz ve Saksonya’daki Blood & Honour ağıyla bağlantıları olduğunu, bu ağdan para aldıklarını ve ağın üyeleri Antje Probst ve Jan Werner’in onlara sahte belge ve silah sağlamak konusunda destek sağladıklarını söylemişti (muhbirin sorgusuyla ilgili olarak 03.12.2014 ve 13.01.2015 tarihli bloglara bakabilirsiniz). Szczepanski üçlünün bir saldırı gerçekleştirmiş olup başka saldırılar planladıklarını anlatmıştı.

Tanık Meyer-Plath somut bağlantıları hemen hemen hiç hatırlamadığını, sadece Meclis Araştırma Komisyonu’nun sorgusu ve Münih’teki esas duruşmaya hazırlanma amacıyla okuduğu dosyalardan hatırladıkları olduğunu iddia etti. O zamanlar Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi için çalışıyordu, önce değerlendirme bölümünde ardındansa „tedarik“ bölümünde; o sırada Szczepanski’nin ikinci muhbir yöneticisi konumunda sayılırdı. Szczepanski’nin verdiği haberleri spesifik ayrıntıları tek tek anlatamayacak olsa da hatırlıyordu. Akabinde Thüringen, Saksonya ve Bradenburg Anayasayı Koruma Daireleri’nin bir toplantı gerçekleştirdiğini, ama buna tabii ki katılmadığını ve polise neden hemen haber verilmediği ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğini de belirtti. Oysa ki Jan Werner ve Antje Probst’un çevresinde, yani Chemnitz’de arama yapmak akla yatkın olurdu. Böylece Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde davası görülen suçlar engellenebilirdi.

Davada zaten yeterince iyi bilinen hafıza sorunlarının yanında ülke içindeki farklı gizli servislerin çalışanlarının sorumluluktan ve soruları yanıtlamaktan nasıl kaçtıkları da bugün bir kez daha belli oldu: „Bilgi sağlama“ bölümünde çalışanlar tedarik edilen bilgilerle ne yapıldığını bilmiyor, „değerlendirme“ bölümünde çalışanlarsa bilgilerin nereden geldiğini tabii ki bilmiyordu.

Tanık yine de çok kabaca 90’lı yılların sonlarında silahlı savaşa girilmesinin tartışıldığı çok sayıda gazetenin Nazi camiasında dolaştığını söyledi. Yayınlar bölgesel ya da ulusal olarak sınırlı değillerdi, bu tartışmalar uluslararası çapta yürütülüyordu.

Artık emekli olan Thüringen Eyalet Dairesi çalışanı Wiessner’in sorgusu ise hiçbir işe yaramadı. Olası bir silahlanma ve üçlünün silahlı soygun gerçekleştirmeleri hakkında hiçbir bilgisi olmadığını iddia etti. Wiessner’in bugün söylediğine göre muhbir Degner’in üçlünün „geçici işlerde çalışmaya“ başladıklarından dolayı paraya (bağış parası) artık ihtiyaçları olmadığını haber vermiş olması, üçlünün sadece „yasadışı işlerden“ geçindikleri sonucunu ortaya çıkarmıştı. Oysa ki „geçici işlerde çalışmak“ camiada banka soygunları için kullanılan bir tabir ki NSU üyeleri de gerçekten soygun gerçekleştirmişlerdi.

15.04.2015

Stralsund’daki banka soygunları, yine „unutkan“ bir Nazi tanık ve Mundlos ile Böhnhardt’ın ideolojisi

Öncelikle başka bir mağdur Stralsund’da 18.01.2007’de gerçekleşen banka soygununu anlattı. Stralsundlu bir polis memuru bu soygun ve 7.11.2006’daki soygunda toplamda 250.000 €’den fazla para ele geçirildiğini söyledi. Bunun ardından bir Federal Kriminal Dairesi memuru güvenlik kamerası görüntülerini, Eisenach’da yanan karavan ve Zwickau Frühlingstrasse’deki evde bulunan delillerin resimleriyle karşılaştırmış olduğunu söyledi. DNA araştırmalarının desteklediği çok sayıdaki uyuşma soygunların Mundlos ve Böhnhardt tarafından işlenmiş olduğu sonucunu kesin şekilde ortaya çıkardı. Özellikle de kullanılan silahlar, dikkat çekici maskeler ve eldivenlerle birikte bandrollü kağıt paralar çok katmanlı ve net uyuşmalara işaret ediyordu. Frühlingstraße’de bunun dışında üzerinde bankanın çizili olduğu bir şehir planının kesidi ve mekanların bir taslağı da bulunmuştu.

Ardından yine „utanmaz-unutkan“ kategorisine dahil edilebilecek bir diğer Nazi tanık geldi. Tanığa yapılan çok sayıdaki sorgudan Chemnitz ve Ludwigsburg’da yaşamış olduğu ve Baden-Württembergli Nazilerin Saksonya ile bağlantısını sağlayan kişi olduğu biliniyordu. Tanık tüm bunları inatla reddetti. Bu durumda da, bu utanmaz yalan ifadenin ceza ile karşılaşıp karşılaşmayacağını zaman içerisinde göreceğiz. Mahkeme ve Federal Savcılığın Nazi tanıkların istedikleri gibi davranmalarına izin verdikleri izlenimi oluşuyor.

Ardından Uwe Mundlos’un ortadan kaybolmasından kısa süre önce onunla bağlantı kurmuş olan bir gençlik arkadaşı ifade verdi. Mundlos ona tiyatro meydanındaki bavulla yapılan eylemde rolü olduğunu, tutuklanmaktan korktuğunu ve ortadan kaybolarak bundan kurtulmak istediğini anlatmıştı. Son teması, Mundlos’un yeraltına kaçmasının ardından onun dağ bisikletini getirerek kendisinden satmasını isteyen sanık Wohlleben üzerinden gerçekleşmişti. Tanık, Mundlos ve Böhnhardt’ın fanatik nasyonal sosyalizmi hakkında bilinen iddiaları doğruladı.

Mundlos, Rudolf Hess’in görüşlerinin savunucusuydu. Tarihi NS’in de karşı olduğu halk gruplarına kendi “temiz Almanyasında” yer yoktu. Uwe Böhnhardt da aynısını savunuyordu. Böhnhardt bireysel silahlanma yandaşıydı; Mundlos Böhnhardt’ın silah kullanımına da seve seve hazır olduğunu anlatmıştı. “Acımasız görünüşü” dikkat çekiciydi.

14.04.2015

Hızlandırma talimatı hakkında ve ayrıca: Banka soyguncuları „Saksonyaca“ konuşuyorlardı

Bugünkü ana duruşma oldukça geç başladı ve rekor kırması muhtemel bir sorgu deparıyla sonlandı. Ama maalesef gerçek bir sonuç elde edilmedi.

Sanık Gerlach duruşma gününü unutmuştu ve ancak gün içerisinde mahkeme salonuna vardı. Duruşmanın başlangıcı bu nedenle 9:30’dan 15:30’a alındı. Hakim Götzl hızlandırma talimatından dolayı 15:30’dan sonra da duruşma gerçekleştireceğini söyledi. 16:30’da nihayet başlandı. Götzl gerçekten de, binek araç ve karavanların NSU tarafından kiralanmasını araştırmış olan bir polis memurunun yanı sıra Stralsund’da 07.11.2006’da ve 18.01.2007’de gerçekleşmiş olan iki banka soygunun çeşitli tanıklarını sorguladı. Bu sorgular apar topar tamamlandı. Sonuç: Maskeli iki kişi bankaya girmiş, tavana ateş etmiş, parayı almış ve ortadan kaybolmuştular.

Dikkat çekici olan: Saksonyaca konuşuyorlardı. Muhtemelen Mecklenburglular için tüm Güneydoğu Almanya şiveleri “Saksonya şivesiydi”, ama heyet başkanına bu gibi konular hakkında soru sormak için zaman kalmadı.

Yine de: Banka çalışanlarından biri bankada kullanılan bandrolleri o kadar ayrıntılı şekilde tarif etti ki üçlüde bulunan bandrollerin sınıflandırılması mümkün olacak.