22.04.2015

Hafıza zayıf, sorumluluk yok – Anaysayı Koruma Dairesi’nde kariyer

Bugün Saksonya Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin şu anki başkanı olan Gordian Meyer-Plath’ın sorgusu sabırsızlıkla bekleniyordu. Meyer-Plath, muhbir Carsten Szczepanski ile 1996 yılından 1998 yılına kadar ilgilenmişti. Szczepanski daha 1998 yılının ikinci yarısında Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un Chemnitz ve Saksonya’daki Blood & Honour ağıyla bağlantıları olduğunu, bu ağdan para aldıklarını ve ağın üyeleri Antje Probst ve Jan Werner’in onlara sahte belge ve silah sağlamak konusunda destek sağladıklarını söylemişti (muhbirin sorgusuyla ilgili olarak 03.12.2014 ve 13.01.2015 tarihli bloglara bakabilirsiniz). Szczepanski üçlünün bir saldırı gerçekleştirmiş olup başka saldırılar planladıklarını anlatmıştı.

Tanık Meyer-Plath somut bağlantıları hemen hemen hiç hatırlamadığını, sadece Meclis Araştırma Komisyonu’nun sorgusu ve Münih’teki esas duruşmaya hazırlanma amacıyla okuduğu dosyalardan hatırladıkları olduğunu iddia etti. O zamanlar Brandenburg Anayasayı Koruma Dairesi için çalışıyordu, önce değerlendirme bölümünde ardındansa „tedarik“ bölümünde; o sırada Szczepanski’nin ikinci muhbir yöneticisi konumunda sayılırdı. Szczepanski’nin verdiği haberleri spesifik ayrıntıları tek tek anlatamayacak olsa da hatırlıyordu. Akabinde Thüringen, Saksonya ve Bradenburg Anayasayı Koruma Daireleri’nin bir toplantı gerçekleştirdiğini, ama buna tabii ki katılmadığını ve polise neden hemen haber verilmediği ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğini de belirtti. Oysa ki Jan Werner ve Antje Probst’un çevresinde, yani Chemnitz’de arama yapmak akla yatkın olurdu. Böylece Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde davası görülen suçlar engellenebilirdi.

Davada zaten yeterince iyi bilinen hafıza sorunlarının yanında ülke içindeki farklı gizli servislerin çalışanlarının sorumluluktan ve soruları yanıtlamaktan nasıl kaçtıkları da bugün bir kez daha belli oldu: „Bilgi sağlama“ bölümünde çalışanlar tedarik edilen bilgilerle ne yapıldığını bilmiyor, „değerlendirme“ bölümünde çalışanlarsa bilgilerin nereden geldiğini tabii ki bilmiyordu.

Tanık yine de çok kabaca 90’lı yılların sonlarında silahlı savaşa girilmesinin tartışıldığı çok sayıda gazetenin Nazi camiasında dolaştığını söyledi. Yayınlar bölgesel ya da ulusal olarak sınırlı değillerdi, bu tartışmalar uluslararası çapta yürütülüyordu.

Artık emekli olan Thüringen Eyalet Dairesi çalışanı Wiessner’in sorgusu ise hiçbir işe yaramadı. Olası bir silahlanma ve üçlünün silahlı soygun gerçekleştirmeleri hakkında hiçbir bilgisi olmadığını iddia etti. Wiessner’in bugün söylediğine göre muhbir Degner’in üçlünün „geçici işlerde çalışmaya“ başladıklarından dolayı paraya (bağış parası) artık ihtiyaçları olmadığını haber vermiş olması, üçlünün sadece „yasadışı işlerden“ geçindikleri sonucunu ortaya çıkarmıştı. Oysa ki „geçici işlerde çalışmak“ camiada banka soygunları için kullanılan bir tabir ki NSU üyeleri de gerçekten soygun gerçekleştirmişlerdi.