17.12.2014

NSU’nun Nürnberg’deki muhtemel ilk bombalı saldırısı ve NSU’nun gelişiminin teorik temelleri ile ilgili

Bugün Bavyera Federal Kriminal Dairesi’nden bir polis memuru Nürnberg’de 1999 yılı Haziran ayında gerçekleşen bir patlayıcılı saldırı ile ilgili ifade verdi. Orada bir lokantanın Türk sahibi temizlik sırasında bir fener bulmuş ve fener elindeyken patlamıştı. Lambanın içerisinde karabarut dolu metal bir boru vardı. Bu boru patlamada parçalanması ve böylece özellikle ağır yaralanmalara yol açması için testereyle kesilmişti. Böylesi yaralanmaların ortaya çıkmaması sadece patlama sırasında bomba tapalarının ayrılmış olmaları sayesindeydi.

Polis bu saldırıda da ilk rapordan bu yana politik bir arka planın görünmediği fikrine sabitlenmişti. Polis memuru bugün verdiği ifadede Devlet Güvenliği’nin konuya dahil olduğunu, ama hangi soruşturmaları yaptıkları hakkında hiçbir bilgi veremeyeceğini söyledi. Buna ilaveten saldırı taksirli yaralama olarak sınıflandırılmıştı. Bir bombanın nasıl olup da bir sahte fener tuzağının içine yerleştirildiği ve bunun daha sonra taksirli şekilde bir restorana bırakıldığı bugün açıklığa kavuşturulmadı. Ancak sanık Carsten Schultze’nin esas duruşmadaki ifadesine dayanarak olay daha çok NSU ile bağlantılandırılmıştı. Bu tabii ki Schultze’nin NSU’nun deseklenmesi, silah tedarik edilmesi, “Thüringen Vatan Koruma” içerisindeki şiddet tartışmaları ile ilgili sanıkların aleyhine bilgileri de tabii ki destekledi.

Ardından Jena’daki garajda bulunan ve içlerinde 1998 yılında bulunan ilk borulu bombaların da olduğu adli emanetteki eşyaların listesi okundu. Aralarında en önemlisi muhbir Michael See’nin çıkardığı “Sonnenbannder” dergisiydi. Bu dergi TVK ile bağlantı içerisindeydi. Özellikle de “Sonnenbanner”de yer alan ve hücre prensibi, yeraltında hereket, komplosal hareket ve elitist bir tavra dair ideolojik olarak Nasyonal Sosyalist motivasyona sahip bir yazı dikkat çekiciydi, çünkü TVK’nın Beate Zschäpe, Ralph Wohlleben, Holger Gerlach ve Carsten Schultze’nin de dahil olduğu Jena şubesinin bunları okuyup tartışmış olabilecekleri varsayılabilirdi.

Makalenin kendisi “Binbaşı von Dach” isimli birinin, Tino Brandt’a da çok sayıda kopyasının yollandığı yeraltı savaşı kılavuzuna da değiniyordu. Hücre oluşturma konusu garajda bulunan başka birçok broşürde de bulunuyordu. Üçlünün tavrı, şu ana kadar toplanan delillerin ortaya çıkardığı üzere tam olarak bu kılavuzdaki talimatlara uyuyordu. Özellikle Beate Zschäpe makalede bahsedilen kamuflaj görevini ve normalmiş gibi rol yapılmasını yerine getirmişti. Ancak şu ana kadar belirsiz olanlar derginin tarihi ve bununla birlikte Jena grubunda ne kadar süre konuşulmuş olduğuydu. Yayıncı Michael See bu konuda bilgi verebilirdi, müdahil davacılar kendisinin sorgulanması için dilekçe vermişlerdi bile.

Nazi dergisi “Der Weiße Wolf”un (Beyaz Kurt) ilk sayısı ve kimi başka belgeler de incelenip okundu. “Der Weiße Wolf” özellikle ilginçti, çünkü yayıncısının Jena çevresiyle bağlantısı vardı ve daha sonra NSU’nun dergiye yaptığı bir “bağış” için “meyvelerini verdi” sözleriyle dergide onlara teşekkür etmişti. Daha sonra “Pogromly” oyununda kullanılan, Nazi dönemi Alman ordusu üniforması giymiş bir iskelet çizimi ve başka taslaklar da incelendi.

Heyet bunun ardından müdahil davacıların delil tespiti taleplerinin reddedilmesine yol açan kimi kararları açıkladı. Bu kararlar hakkında önümüzdeki günlerde ayrıca yorumda bulunacağız. Bu redler açıkça Noel tatilinden önce mahkeme heyetinin Federal Başsavcılık, savunma ve kimi medya temsilcilerinin öne sürdüğü şekilde “dellilerin toplanmasının müdahil davacılar tarafından genişletilmesine” izin verilmeyeceğinin sinyalini yollamak üzere gerçekleştirildi.

Yarınki eses duruşma, ifade verecek olan polis memurunun hastalığının sürmesi üzerine iptal edildi.