Yazar arşivleri: admin

22.09.2014

Uwe Böhnhardt’ın gençliğine dair bilgiler

Bugün yalnızca tek bir tanık sorgulandı. Bu tanık, 90’lı yılların başında Uwe Böhnhardt ve Enrico Theile ile birlikte kriminal gençlerden oluşan bir gruba dahildi. Suçlamaya göre Theile’nin, Ceska’nın Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’ye iletilmesiyle bağlantısı vardı. Tanık henüz 1993 yılında polise verdiği bir ifadede Böhnhardt, Theile ve Länger’in silahlara erişimi olduğunu söylemişti. Federal Kriminal Dairesi’ne 03.04.2002’de verdiği bir ifadede de bu bilgileri doğrulamıştı.

Tanık, 1993 yılında polise verdiği ifadenin kısa süre ardından çalınmış bir arabayla arazi sürüşü yaparken ölümcül şekilde yaralanmıştı. Yoldaşları, orada öleceğini farzederek onu kaza yerinde bırakmışlardı. Muhtemelen tanık olarak verdiği ifadeyi öğrenmişlerdi. İçlerinden sadece birisi „vicdan azabı“ duyarak polisi aramıştı. Tanık daha sonra hastanede yatarken gruptan bir çok kişi ona ulaşmaya çalışmıştı. Yakınları, ifade vermeye devam etmesin diye onu öldürmek istediklerini düşünüyorlardı. Tanık polis korumasına alındı ve ailesi saldırıların sürmesini önlemek için, yaralanmalar sonucunda öldüğü haberini yaydı.

Tanık bugün 2012’de vermiş olduğu bilgileri, yani Böhnhardt’ın çok agresif olabileceğini, ama araba hırsızlıklarında çok planlı olduğunu ve Theile’nin birçok silaha sahip olduğunu doğruladı. Ama 2012 yılından olan ifadesinin önemli kısımlarını önemsizmiş gibi gösterip Theile, Böhnhardt ve diğerlerine daha az sorumluluk yüklemeye çalıştığı da hissedildi. Tanığın verdiği başka bir bilgi bu tavrı açığa çıkarıyordu: Henüz gençken yüksek miktarda alkol alıyordu, ama kazanın ardından içkiyi bırakmıştı, ya da en azından belirgin şekilde daha az içmeye başlamıştı. 2012 yılındaki tanık ifadesinin ardından o zaman yaşadıkları, kaza ve tehditler yeniden yüzeye çıkmıştı. Yeniden kötüleşmiş ve çok fazla içmeye başlamıştı. Bunun dışında korkuları vardı ve kısa bir süre önce yeniden tedavi görmeye başlamıştı.

Tanığın iddiaları Jena’daki, Nazi ve suçluların kesiştiği karma çevredeki gündelik hayatının içyüzüne dair önemli bilgiler verdi. Sadece Böhnhardt’ın suça büyük oranda yatkın olduğunu doğrulamakla kalmadılar, Theile’nin Jena’da silahlar söz konusu olduğunda danışılması akla uygun bir kişi olduğu da doğrulandı.

18.09.2014

Ceska’nın devamı ve „Özel Yapı Organizasyonu Bosporus“ hakkında

Bugün ilk olarak suçlamalara göre cinayet tabancası Ceska’yı tedarik eden Hans-Ulrich Müller’i sorgulamış olan polis memurunun ifadesine devam edildi. Anlattığı son sorguda Müller’e sorulanlar arasında Thüringen’deki bağlantıları da vardı. Bu kişiler arasında Ceska satış zincirinin bir sonraki durağı olan Enrico Theile de mevcuttu. Müller, hem Theile’yi hem de kriminal ve Neonazi camialarının kesişim noktasındaki karma çevreden başka kişileri de tanıdığını itiraf etmiş, ancak Ceska’yı tedarik ettiğini reddetmeye devam etmişti. Verdiği bilgiler sadece tanıdığının verdiği bilgilerle çelişmekle kalmayıp kendi içlerinde de çelişik ve güvenilmezlerdi.

Ardından Nürnbergli polis memuru Vögeler yeniden sorgulandı. 1.8.2013 tarihinde Şimşek ve Özüdoğru cinayetlerine yönelik soruşturmalarla ilgili olarak sorgulanmıştı. Konular arasında cinayet serisini soruşturan „Özel Yapı Organizasyonu Bosporus“ ve Köln kriminal polisi arasında geçen ve cinayet serisi ile Köln’deki çivili bomba saldırısı arasındaki bağlantılarla ilgili bir görüşme de vardı. Bu görüşmeden şüphelilere ait video görüntüleri mevcuttu. Olası bağlantılarla ilgili soruşturmalar –ÖYO Bosporus’un tüm soruşturmaları gibi- sonuçsuz kalmıştı. Cinayet serisi ve çivili bomba saldırısıyla ilgili operatif bir durum analizi yapma önerisi Kölnlü meslektaşları tarafından „elmalarla armutları karıştırmak“ durumunda kalacakları gerekçesiyle reddedilmişti.

Polis memuru, Hamburg ve Dortmund da dahil olmak üzere diğer eyaletlerden polislerin ortak soruşturmalarıyla ilgili olarak da sorgulandı. Burada da görüşmeler gerçekleşmiş, ama bunlar da somut bir sonuç vermemişlerdi. Bunun en önemli sebebi, burada da „yabancılar tarafından işlenen suçlar“ yönünde soruşturmaların yürütülmüş olmasıydı. Aile yakınları ve tanıklar tarafından cinayeti işleyenlerin Naziler olduğuna dair somut ipuçları gelmişti. Tanık bugün bir kez daha bu konunun konuşulmuş olduğunu hatırlayamadı veya hatırlamak istemedi.

Duruşma gününün sonunda müdahil davacılar üç adet kapsamlı dilekçe verdiler. Bu dilekçeler en başta „Üçlü“nün Saksonyalı „Blood & Honour“ çevresiyle olan bağını konu ediniyordu. Bu şekilde üçlünün Chemnitz’de kaldıkları tüm süre boyunca oradaki Nazi çevresine tamamen dahil oldukları, yani hem boş zaman etkinliklerine hem de politik tartışmalar katıldıkları ve hatta dergi ve propaganda malzemelerinin hazırlanmasına katkıda bulundukları kanıtlanacaktı. Bu NSU’nun Almanya çapındaki Nazi camiası tarafından kabul görmüş olduğunun, bu Nazi camiasının politik hedeflerine ulaşmak amacıyla silahlı savaşı tamamen bilinçli bir şekilde bir strateji olarak benimsediğinin ve desteklediğinin bir kanıtıydı. Bu esnada Anayasayı Koruma Dairelerinin muhbirleri ve ödemeleri tarafından desteklendikleri halihazırda biliniyordu.

16./17.09.2014

Cinayet silahı Ceska’nın İsviçre’deki kökeni hakkında

Dün ve bugün İsviçre’de 2007 ile 2012 yılları arasında, Ceska cinayet silahıyla ilgili tanık ve sanık sorgularını yürütmüş olan İsviçreli iki polis memuru ifade verdi. Buna göre silahın ilk alıcısı İsviçreli Hans-Ulrich Müller’di, ama bu satın alma bir tanıdığı ve onun silah ruhsatı aracılığıyla gerçekleşmişti. Bun tanıdık uzun yıllar inkar etmesinin ardından nihayet 2012 yılında , 400 Frank karşılığında slahı (susturucusuyla birlikte) Müller için sipariş etmiş olduğunu itiraf etmişti. Müller ona silahı Almanya’ya satmak istediğini söylemiş, o da bir şey sormamasının daha iyi olacağını düşünmüşü.

Müller tanıdığının verdiği bilgilere itiraz etmişti, ama hemen kendisiyle çelişmeye başlamıştı. 2012 yılında İsviçreli yetkililer tarafından tutuklanmış ve cinayete yardım ve yataklıkla suçlanmıştı. Müteakiben 1990’lı yıllarda Almanya’da 7.65 kalibrelik susturuculu Ceska ile tutuklanmış olduğuna işaret etmişti. Gerçekten de 1997 yılında Almanya’da tutuklanmıştı, ama bu susturucusuz bir Luger 22’ye sahip olması nedeniyleydi. Kasım 2011 tarihinden itibaren basında sıklıkla anılan susturuculu Ceska tabancaya dikkati çekmesi, Müller’in kendisinin silah tesliminin NSU cinayetleriyle olan bağlantısını biliyor olduğunu gösteriyordu.

Zschäpe ve Wohlleben’in savunmaları boş sözlerle ilk memurun verdiği bilgilerdeki sözde çelişkileri göstermeye çalıştılar ve Müller’in tanıdığının ilk sorgularıyla ilgili verdiği bilgilerin değerlendirilmesine karşı çıktılar. Bu yaklaşım pek anlaşılır değildi: Bilgilerin kullanılmasının yasaklanması için görünürde bir sebep yoktu, ama hepsinden önce bunun savunmaya bir yararı da yoktu, çünkü sanık silahın satın alınmasındaki rolünü daha sonraki bir sorguda zaten itiraf etmişti.

İkinci memurun sorgusu henüz tamamlanmadı, sorguya yarın sabah erkenden devam edilecek.

05.09.2014

Enrico Theile’nin ifade verme stratejisi hakkında

Bugünün ilk tanığı, tanık Enrico Theile’yi sorgulamış olan bir Federal Kriminal Dairesi memuruydu. Suçlamalara göre Ceska tabancanın tedarik edilmesinde rolü olan Theile, ana duruşmada Nazi camiasından tanıklar arasında yaygın olan kaçamak yanıt verme ve hatırlamak istememe stratejilerini takip etmişti (bkz. 28.04 ve 02.07 tarihli bloglar). Şimdiyse tamamlayıcı olarak sorgu memuru ifade verdi.

Konu özellikle, sorgu tutanağından Theile’nin öyle söylememiş olduğunu iddia ettiği bir cümleydi: NSU’nun ortaya çıkmasının ardından neden tutuklanmaktan korktuğu sorusu üzerine bu korkunun nedeninin „silahların hepsinin Bay Müller’den gelmesi“ olduğunu söylemişti. Suçlamalara göre Theile silahı Müller’den almıştı ve Länger üzerinden Nazi camiasının dükkanı „Madley“in sahibine iletmişti. Oradan da Wohlleben ve Schultze’ye ulaştırılmışlardı. Polis memuru Theile’nin bu cümleyi tam olarak böyle söylemiş olduğunu doğruladı. Sonuçta Theile’nin sorguda da başından bu yana, özellikle de Ceska’nın satış zinciri hakkındaki bilgileri konusunda yalan söylemiş olduğu ortaya çıktı. Theile’nin silahın teslimi ile hiçbir ilgisi olmadığı yönündeki iddiaları artık daha da güvenilmez. Davadaki ifadesi açıkça yalan ifade.
André und Maik Eminger’in, kardeşlerinden farklı olarak Nazi camiasında sağlam bir yeri olmayan büyük abileri beklendiği üzere ifade vermeyi reddetti. Daha önce polise bilgi vermiş ve kardeşlerinin Nazi faaliyetlerini masum göstermeye çalışmıştı.

04.09.2014

Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt hakkında Jena’da gerçekleştirilen soruşturmalar ve 26.01.1998 tarihli arama

Soruşturma Ekibi Tex’in yöneticisi olarak 1997 yılından 2011 yılına kadar Mundlos, Zschäpe, Böhnhardt ve yoldaşlığın diğer üyelerine karşı çok sayıda sahte bomba olayı nedeniyle soruşturma yürütmüş olan Thüringen Devlet Güvenlik Memuru Dressler’in aslında sadece bir saat kadar sorgulanması gerekiyordu, çünkü onun ardından Chemnitzli Thomas Rothe’nin (bkz. 29.07.2014 tarihli blog) sorgusuna devam edilmesi gerekiyordu. Ama Dressler’in sorgusu 16’ya kadar sürünce Rothe yine hiçbir şey yapmadan evine gönderildi.

Dressler daha önceden mevcut olan Özel Komisyon Rex’in çeşitli sahte bomba ve sahte bombalı mektup vakalarına dair soruşturmalarını teslim almış ve bunu kendi soruşturma ekibi Tex’in faaliyetlerinin temeli haline getirmişti. Özel komisyon Rex, somut suçların yanında militan sağcı camianın yapılanmasını açığa çıkarma görevine sahipken, bu görev soruşturma ekibi Tex ile iptal olmuştu.

Suç şüphesi, eylemlerin açık politik yönü ve çeşitli somut ipuçlarına dayanarak Jena Yoldaşlığı’na yönelikti. Tex, Federal Savcılık’ın suç örgütü kurma suçlamasını da soruşturmaya ilave etmesini talep etmişti, ama bu reddedilmişti.

Soruşturma ekibi suçuluların gizli bir atölyesi olduğunu varsayıyordu. Bu yüzden atölyenin bulunması için Uwe Böhnardt’ın gözetlenmesi gerekiyordu. Ama Eyalet Kriminal Dairesi sadece üç günlüğüne bir gözetim memuru sağlamıştı ve bu gözetim bir sonuç vermemişti. Ama Anayasayı Koruma Dairesi’nin de Böhnhardt’ı gözetlediği ortaya çıkmıştu. Dressler onlara başvurup gözetime devam edilmesini ve mahkemede kullanılabilir bilgilerin teslimini rica etmişti. Eyalet Dairesi daha sonra gerçekten de konuyla ilgili bir rapor teslim etmiş ve garajın varlığını tespit etmiş, anack garajı gizli olarak sınıflandırıp Dressler’in ricasına rağmen bundan vazgeçmemişti. Dressler raporu bir kenara koyup bu bulguların polise ait olduğunu belirttiği bir not düşmüştü. Buna dayanarak daha sonra garaj için bir arama kararı çıkmıştı.

Aramanın kendisi aşırı kötü şekilde hazırlanmştı. Soruşturma yönetici Dressler bir eğitimdeydi. İlgili savcı kendi izni olmadan hiçbir şekilde ceza yargısına dair bir faaliyette bulunulmamasını emretmişti, ama aramanın gerçekleştiği gün kendisine ulaşılamamıştı. Temsilcisine de ilk olarak ulaşılamamıştı. Aramayı gerçekleştiren memurların yanında asma kilit kıracak araç bile yoktu ve itfaiyei çağırmak zorunda kalmışlardı. Bu açıdan Böhnhardt’ın dairesindeki garajın daha önce bomba imalathanesi olarak aranmış olması şaşırtıcı değildi. Bu garajda Böhnhardt’ın engel çıkmadan kullandığı binek aracı vardı. Memurlar daha sonra içinde, çoğuna Zschäpe’nin abone olduğu Nazi dergileri ve adres listeleri gibi çeşitli belgelerin yanında bombaların ve bomba imal malzemelerinin bulunduğu ikinci garajı açacak olan itfaiyenin gelmesini sakince beklemişlerdi.

Buna dayanarak 28.01.1998 tarihinde üç kaçağın aranmasını başlaracak olan tutuklama emirleri verilmişti. Bu arama bilindiği üzere üçlünün Chemnitz’de kalması hakkında bilgiler bulunmasına rağmen sonuç vermemişti. Garajda bulunan kapsamlı adres listeleri, Federal Kriminal Dairesi onları „davayla ilgisiz“ olarak sınıflandırdığından soruşturmalarda kullanılmamıştı.

Anayasayı Koruma Dairesi’nin, Dressler defalarca kez ısrarla derecelerinin düşürülmesini talep etmesine rağmen Böhnhardt’ın gözetlenmesine dair raporun ve garajın ortaya çıkarılmasının gizli tutulmasında ısrar etmesi çok güven sarsıcıydı. Gözetlemenin sonuçlarının gizli tutulmasında nasıl bir özel çıkar söz konusuydu? Buna ilaveten garajın bulunduğu arazi çitle çevriliydi ve dışarıdan zor görünüyordu, bu yüzden garajın tespitinin sadece gözetlemeyle yapılması pek mümkün görünmüyordu. Burada olası bir açıklama, aslında söz konusu olanın gözetlemenin sonuçları değil de „Üçlü“nün yakın çevresinden bir muhbirin verdiği bilgiler olması. Tanık bu olasılığı doğrulamak istemedi, ama Anayasayı Koruma’nın tavrına da anlam veremedi.

Zschäpe ve Wolleben’in avukatları tanığın ele geçirilen delillerke ilgili ifadesinin değerlendirilmesine karşı çıktılar ve buna sebep olarak memurun Eyalet Dairesi’nin gizli bilgilerini kendi bilgisi gibi sunmasını gösterdiler.

06.08.2014

Halit Yozgat’ın ölümüne dair: Soruşturmalar Anayasayı Koruma Dairesi tarafından büyük ölçüde engellendi. Ve Temme itiraf ettiğinden fazlasını biliyordu.

Mahkemenin yaz tatilinden önceki son duruşma gününde Yozgat’ın müdahil dava avukatlarının dilekçesi üzerine Kassel’den iki kriminal polis Yozgat cinayetindeki soruşturmalarla ilgili sorgulandılar.

Bu iki ifade, Anayasayı Koruma Dairesi’nin polisin soruşturma görevini büyük oranda engellediğini net şekilde ortaya koydu. Duruşmada özellikle de olay yerinde bulunan ve kendisine karşı o zamanlar cinayet nedeniyle soruşturma açılmış olan Anayasayı Koruma Dairesi çalışanı Temme’nin muhbirleri konuşuldu. Kriminal Polis onun muhbirlerini sorgulamak istiyordu. Anayasayı Korumacılar buna itiraz ettiler, ama klasik bir Gizli Servis davranışı olarak kriminal polise, muhbirlerin Anayasayı Koruma Dairesi tarafından sorgulanmasını ve Kriminal Polis memurlarının Anayasayı Koruma Çalışanları kimliğine bürünerek sorguya katılmaları önerisinde bulunmuştu. Kriminal Polis bu öneriyi reddetti, böylesi bir sorgunun bir dava durumunda fiilen hiç bir değeri yoktu. Anayasayı Korumacılar Kriminal Polis ile olan görüşmelerde Temme’nin görevden alınması için hiç bir sebep olmadığı, daha ziyade yakında yeniden Anayasayı Koruma Dairesi için aktif şekilde çalışacağının beklendiği görüşünü savunmuşlardı. Bu da bilhassa Temme’nin bir cinayet davasının sanığı olduğu ve olay yerine dair algısıyla ilgili olarak yalan söylediğinin bilindiği bir zamanda gerçekleşmişti. Yani Anayasayı Koruma için çalışanını ve muhbirlerden kimilerini korumak, bir cinayet serisinin aydınlığa kavuşturulmasından açıkça daha önemliydi.

Diğer yandan Temme’nin Halit Yozgat cinayetiyle ilgili olarak poliste veya daha sonra mahkemede itiraf ettiğinden daha fazlasını bilmesi gerektiği ortaya çıktı. Polis memurlarından biri bir psikoloğun Temme ile yaptığı ve muhtemelen „gömülü“ anıları ortaya çıkarması gereken bir „bilişsel röportajdan“ bahsetti. Ama bu hiç bir şeyi ortaya çıkarmamıştı, psikolog Temme’nin kendisini röportaja vermediği izlenimine kapılmıştı.

Ama özellikle Temme’nin henüz cinayetin sonrasındaki pazartesi sabahı kadın bir meslektaşına cinayet silahının daha önce başka cinayetlerde kullanıldığını anlatmış olduğu ortaya çıktı. O anda bunu ne basından öğrenmiş olması mümkündü (basında ilk haberler ancak pazartesi akşamı çıkmıştı) ne de polislerden. Polislerle ilk olarak meslektaşının ardından konuşmuştu. Yozgat’ın müdahil davacılarının çok yerinde özetlediği gibi nihayetinde sadece iki açıklama var: Temme ya görgü tanığı olarak cinayet hakkında itiraf ettiğinden fazlasını biliyor ve bunu herhangi bir sebepten dolayı saklıyor ya da sadece bir suçlunun sahip olabileceği bilgilere sahip. Mahkemenin bu sorunun peşinden gitmemesi mümkün değil.

Ana duruşmaya 4 Eylül’de devam edilecek.

05.08.2014

İnkar ve Masum Gösterme Çabaları IX – Jürgen Länger

Bugün yine tanık Länger sorgulandı. Kendisinden önceki kimi tanıklar gibi sağcı avukat Jauch’un eşliğinde salona geldi. Länger suçlamalara göre ırkçı NSU cinayetlerinin işlendiği Ceska tabancayı Theile’den teslim almış ve sağ camianın dükkanı „Madley“nin sahibi tanık Schultz’a satmıştı. Länger önce kendisine karşı halen yürütülen bir soruşturma olduğundan soruları cevaplamak istemedi. Zschäpe ve Wohlleben’in savunmaları da onun yardımına koştu: Länger iddianameye göre cinayete yardım ve yataklığın nesnel unsurlarını yerine getiriyordu ve Wohlleben’in avukatı Klemke’ye göre kasıt „geniş bir konuydu.“ Bu tabii ki daha ziyade müvekkili için geçerliydi. Müvekkili o ana kadar ki delillere göre (bkz. 03.07.2014 tarihli rapor) silahı Schultze üzerinden Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’a ulaştırmıştı ve ideolojik açıdan üçlüye Länger’den daha yakındı.

Mahkeme buna farklı yaklaştı ve tanıktan silahın Schultz’a teslimiyle ilgili ifade vermesini istedi. Tanık (Federal Kriminal Dairesi’ndeki sorgusunda yapmış olduğu gibi) böyle bir teslimatı şiddetle reddetti. Schultze’yi de çok tanımıyordu. Theile’yi uzun zamandır tanıyordu, iki yıl öncesine kadar sıkı bir ilişkileri yoktu, ama „şimdi NSU onları birleştirmişti.“

Länger genel olarak kendisini basın ve Federal Kriminal Dairesi’nin kurbanı, „politik olarak tarafsız“ ve sadece macera için Nazi yürüyüşlerine, ama solcu gösterilere de giden biri olarak göstermeye çalıştı. Ne kendisi ne de Theile’nin silahlarla hiç işleri olmamıştı. Heyet Başkanı ona polise verdiği ifadelerden bölümler okudu. Sabit diskinin incelenmesi vs. gibi konular onu tamamen farklı şekilde gösteriyordu. Bunlara göre Länger Jena’nın „eski sağ camiasına“ dahildi, bilgisayarında buna uyan belgeler vardı, sorgusunda Theile ve silahları duymuş olduğunu vs. anlatmıştı. Länger kendini temize çıkarmaya çalıştı: Diğer tanıklar yalan söylüyordu, polis herhangi ifadeleri sorgu tutanağına geçirmişti. Daha 2011 yılında konuşmaları „Sieg H…“ selamıyla sonlandırdığı chat tutanaklarıyla yüzleştirildiğinde konuştuğu kişinin Avusturyalı olduğunu ve bunun olağan olduğunu söyleyerek kendini temize çıkarmaya çalıştı.
Yine de müdahil davacıların ısrarlı soruları neticesinde (Wohlleben’in avukatı Klemke’nin anlamsız itirazlarla sorguyu engelleme çabalarına rağmen) kimi detaylar açıklığa kavuşturulabildi: Länger başlangıçta Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’u tanıdığını hala reddetmiş veya sadece Jena Nazi camiasının parçası olduğunu inkar etmiş olsa da, nihayetinde 90’ların başından bu yana Thüringen Vatan Koruma üyeleriyle sıkı ilişkilere sahip olduğu ve her ihtimalde bir gösteride yanında ateşli silah taşımış olduğu açıklık kazandı. Evinde bulunan bir bilgisayarda bir Nazi futbol turnuvasına ait görüntülerin yer aldığı ve André Kapke, Uwe Böhnhardt ve sanık Holger Gerlach’ın göründüğü bir video vardı. Böylece tanığın NSU’nun bilinen üyelerini şahsen tanıyor olma ihtimali arttı. Tanık Länger’in zorlama bahaneleri, Ceska’nın İsviçre’den Theile, Länger ve Schultz üzerinden Schultze ve Wohlleben’e ulaştırıldığı yönündeki ipuçlarını çürütmektense doğruladı. Tanığın öne sürdüğü bahaneler başarıya ulaşacak mı yoksa ona karşı da mı yalan ifade vermekten dolayı dava açılması ihtimali var, zaman gösterecek.

Wohlleben’in savunması,  ifadesinin “büyük önemi” nedeniyle tanık Länger’in yemin etmesini talep etti. İfadesi, Schultz ve sanık Carsten Schultze’nin Wohlleben’in üçlüye silah sağlanmasındaki baş kişi olduğuna yönelik ifadeleriyle çelişen tek kişi Länger olduğundan bunda şaşılacak bir durum yok. Yine de  Federal Başsavcılık’ın bildirdiği görüşte tespit ettiği gibi Länger’in inanılması son derece güç ifadelerinin fazla dikkate alınacak bir yanı yok. Mahkeme, suça iştirak etme şüphesi taşıyan tanıklar yemin edemediğinden Länger’in yemin etmesine karşı çıktı.

Länger, kendisini göstermeye çalıştığı gibi zararsız ve apolitik olmadığına dair bir diğer ipucunu da duruşmanın ardından mahkeme binasının önünde verdi: Adresini ele geçiren bir gazeteciye sataşıp bir daha Jena’ya gelmemesini söyleyerek tehdit etti. Länger’in eşlikçisi de tehditkar bir tonda “yollarının mutlaka bir kez daha kesişeceğini” söyledi ve giderken kendisini Rosemann olarak tanıttı. Söz konusu şahıs buna göre Länger’in henüz Thüringen Vatan Koruma’nın kurulduğu zamanlarda Thüringen’in Nazi çevrelerinde çok aktif olan ve silahlara olan hayranlığı nedeniyle özellikle tehlikeli olarak görülen eski arkadaşı Sven Rosemann’dı.

 

31.07.2014

Bir kez daha Chemnitzli „Blood and Honour“ hakkında

Duruşma bugün öncelikle diğer heyetin hakimin reddi dilekçesiyle ilgili kararının beklenilmesi gerektiğinden geç başladı. Bu senato dilekçeyi (pek şaşırtıcı olmayan şekilde) gerekçesiz olarak geri çevirdi. Bununla birlikte Zschäpe’nin savunmasının verdiği dördüncü hakimin reddi dilekçesi de reddedilmiş oldu.

Ardından ilk olarak Chemnitzli „Blood & Honour“ aktivisti Thomas Starke’yi sorgulamış olan son memur sorgulandı. Özellikle Frühlingstraße’de bulunan ve Starke veya oğullarından birinin evde olması ihtimalini ortaya çıkaran uygun bir DNA ile ilgili konuşuldu. Ama daha sonra bunun yanlış olduğu ortaya çıktı. Bu sorgu davanın sonucu için tamamen önemsiz olsa da Zschäpe ve Wohlleben’in avukatları yarım saatin üzerinde bir süre polis memurlarının yöntemleriyle ilgili anlamsız sorular sordular.

Starke’nin polise verdiği ifadelerin davaya artık tamamen dahil olmalarının ardından müdahil davacılar Starke’nin verdiği bilgilerle ilgili bir açıklamada bulundular.

Haftanın son tanığı NSU’nun Zwickau Frühlingstraße’deki komşusunu sorgulamış olan bir Federal Kriminal Dairesi görevlisiydi. Yaşlı kadın komşunun sağlık durumu yangının ardından çok kötüleştiğinden ve artık ifade verecek durumda olmadığından onunla konuşmuş olan memurlar sorgulanıyor. Delillerin son durumuna göre, her şey komşunun Zschäpe’nin yol açtığı yangın ve patlama sonucunda büyük tehlike altında kalmış olduğunu gösteriyor. Bugünkü tanığın ifadesi de bu resme uyuyor.

30.07.2014

Tanıklar: Beate Zschäpe’nin 1996 yılından bu yana yaptığı şiddet eylemleri

Bugün Jena’dan iki tanık Beate Zschäpe’nin 1996 yılında gerçekleştirdiği bir saldırıyı anlattı. Zschäpe anlatılanlara göre iki kadından birini yere fırlatmışı ve kadının bu yüzden ayak bileği kırılmıştı. Zschäpe daha sonra kadının sırtına oturmuştu ve onu kendi kendisini „Potte“ diye aşağılamaya zorlamıştı. Bu kelimenin ne anlama geldiği açıklığa kavuşmadı. Zschäpe tanığı kendisini daha önce aşağılamış olmakla itham etmişti. Anlaşılan daha önce tanığa benzeyen başka bir kız arkadaşla bir karşılaşma gerçekleşmişti. Zschäpe’nin yanında dazlak başka bir kız arkadaşı vardı. Bu kişi muhtemelen André Kapke’nin bir zamanlarki en yakın kız arkadaşı Jana J. idi. (bkz. 13.03.204 ve 16.04.2014 tarihli bloglar) İki kadından biri Zschäpe’nin o zamanlar kendisine ekstrem derecede şiddet eğilimli ve hareketleri tahmin edilemez biri olarak tarif edildiğini söyledi.

İki tanık da olaydan 18 yıl sonra tüm detayları anında hatırlamasalar da olayın temel akışına dair verdikleri bilgiler inandırıcıydı. Özellikle mağdur, kapsamlı şekilde bilgi vermek ve neyi somut şekilde hatırlayıp neye sonradan kanaat getirdiğini ayırt etmek için görünür şekilde çaba gösterdi. Buna karşın Zschäpe’nin savunmasının müvekillerinin kimliğinin teşhis edilmesini sorgulamaları ikna edici değildi.

Wohlleben’in avukatı Klemke o esnada yine Nazi camiasını savunarak tanıklara o zamanlar Nazilerin şiddet eylemleri solcularınki gibi gündelik miydi diye imalı sorular sordu. Ama tanıklar olayları tamamen başka şekilde hatırlıyorlardı. Özellikle kendileri ve arkadaşları Jena’da o zamanlar çok güçlü şekilde var olan Nazilerden korkuyorlardı.

Oturumun sonunda Yozgat’ın müdahil davacıları İç İşleri Bakanlığı’nın iki yüksek mertebeli çalışanının bakanlık adına Hessen Anayasayı Koruma Dairesi’nden Temme’nin sorgusunu gözlemlediklerine dair bir delil talebinde bulundular. Bu kabul edilirse başka devlet mercisi çalışanlarının, özellikle de Hessen Anayasayı Koruma Dairesi’ni çalışanlarının tanık ifadelerinin etki altında bırakılma tehlikesi apaçık bir hal alacak.

 

29.07.2014

Sanık Zschäpe’nin hakimin reddi başvurusu – Kuru gürültü*

Bugünkü duruşma büyük ölçüde verimsiz geçti:

Üçlünün Chemnitz’deki „Blood and Honour“ çevrelerinden ilk destekçilerinden biri olan tanık Thomas Rother’nin sorgusuna yeniden ara verilmesi gerekti ve sorguya başka bir gün devam edilecek. Rothe olayların üzerinden 14 yıl geçtiğini ve o zamanlar da pek bir şeyden haberi olmadığını vurgulamaktan yorulmadı. Ama Blood and Honour’ın „iki üç konserinin“ organizasyonuna katılmış olduğunu da itiraf etti. Heyet başkanı hakim, Rothe’nin polis tarafından gerçekleştirilen eski bir sorgusundan bir bölümü şu sözlerle yorumladı: „Burada düpedüz yalan söylemişsiniz!“ Sorgunun nasıl devam edeceği merak uyandırıcı.
Bunun ardından 2011 yılında, Zwickau’daki NSU evlerini kiralayan muhtemel NSU destekçisi Matthias Dienelt’i sorgulamış olan Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin bir soruşturma hakimi sorgulandı. Bu sorgu Zschäpe’nin savunmasına müvekkillerini „ellerindeki her şeyle savunacaklarını“ (Süddeutsche Zeitung’un değerlendirmesi) gösterme fırsatını verdi. Buna en ufak bir başarı elde etme şansları olmadığını bilmeleri gereken hakimin reddi çabaları da dahildi. Heyet başkanı tanığa o zamanki tutanaktan uzun bölümleri hatırlatıp bunları onaylamasını istedi. Ancak içlerinden iki tanesi savunmanın görüşüne göre Beate Zschäpe’yi aklayan diğer kısımları okumadı. Heyet başkanı, Zschäpe’nin savunmasına göre bu şekilde önyargılı olduğunu gösterdi ve mahkemenin diğer üyeleri de bu konuyla ilgili soru sormadıklarından aynısı onlar için de geçerliydi. Heyet başkanının bir çok tanığa sorgu tutanaklarından büyük bölümler okuyup „kafa sallayarak onaylatması“ eğilimini nasıl bulurlarsa bulsunlar tutanakların tamamını okumadığı gerekçesiyle yapılan bir red ölçüyü aşıyor. Savunma sorguları sırasında olası boşlukları her zaman kapatabilir. Bu dilekçe Zschäpe’nin avukatları arasındaki „iklimin korunması“ haricinde hiç bir işe yaramıyor.

Red dilekçesiyle ilgili olarak mahkemeden bir başka heyet karar verecek. Ana duruşmaya ve soruşturma hakiminin sorgusuna şimdilik devam edildi. Savunmanın Dienelt’in ifadesinin Zschäpe’yi akladığı öne sürülen niteliklerini ortaya çıkaracağını bekleyenler hayalkırıklığına uğradı. Bunun yerine „radikal sağcı“ ve „aşırı sağcı“ düşünce arasındaki fark hakkında anlaşılmaz açıklamalar ve tutuklama hakiminin o zamanki kararlarına dair spekülasyonlar içerisinde kayboldular.

André Eminger’in ikizi olan ve kardeşi gibi on yıllardan bu yana Nazi çevrelerinde sabit bir yeri olan tanık Maik Eminger de çok kısa bir süre için mahkeme önüne çıktı: Sanığın kardeşi olarak ifade vermeyi reddetme hakkını kullandı. Ama Maik Eminger mahkeme binasının önünde üzerinde „kardeşler susuyor“ yazısı olan t-shirtüyle politik bir görüşünü ifade etti. Bu hem susma hakkını ima ediyordu hem de silahlı SS’lerin „sadıklık şarkısından“ bir alıntı ve Amerikalı ölümcül Nazi terör örgütü „The Order“ın kullandığı isim. Savunma, müdahil davacıların Eminger’in bu ideolojisine yaptığı göndermeyle ilgili bildirdikleri görüşleri anında itirazda bulunarak bastırmaya çalıştı. Ama müdahil davacılar salonda bulunanların dikkatini duruma çekmeyi başardılar.