18.09.2014

Ceska’nın devamı ve „Özel Yapı Organizasyonu Bosporus“ hakkında

Bugün ilk olarak suçlamalara göre cinayet tabancası Ceska’yı tedarik eden Hans-Ulrich Müller’i sorgulamış olan polis memurunun ifadesine devam edildi. Anlattığı son sorguda Müller’e sorulanlar arasında Thüringen’deki bağlantıları da vardı. Bu kişiler arasında Ceska satış zincirinin bir sonraki durağı olan Enrico Theile de mevcuttu. Müller, hem Theile’yi hem de kriminal ve Neonazi camialarının kesişim noktasındaki karma çevreden başka kişileri de tanıdığını itiraf etmiş, ancak Ceska’yı tedarik ettiğini reddetmeye devam etmişti. Verdiği bilgiler sadece tanıdığının verdiği bilgilerle çelişmekle kalmayıp kendi içlerinde de çelişik ve güvenilmezlerdi.

Ardından Nürnbergli polis memuru Vögeler yeniden sorgulandı. 1.8.2013 tarihinde Şimşek ve Özüdoğru cinayetlerine yönelik soruşturmalarla ilgili olarak sorgulanmıştı. Konular arasında cinayet serisini soruşturan „Özel Yapı Organizasyonu Bosporus“ ve Köln kriminal polisi arasında geçen ve cinayet serisi ile Köln’deki çivili bomba saldırısı arasındaki bağlantılarla ilgili bir görüşme de vardı. Bu görüşmeden şüphelilere ait video görüntüleri mevcuttu. Olası bağlantılarla ilgili soruşturmalar –ÖYO Bosporus’un tüm soruşturmaları gibi- sonuçsuz kalmıştı. Cinayet serisi ve çivili bomba saldırısıyla ilgili operatif bir durum analizi yapma önerisi Kölnlü meslektaşları tarafından „elmalarla armutları karıştırmak“ durumunda kalacakları gerekçesiyle reddedilmişti.

Polis memuru, Hamburg ve Dortmund da dahil olmak üzere diğer eyaletlerden polislerin ortak soruşturmalarıyla ilgili olarak da sorgulandı. Burada da görüşmeler gerçekleşmiş, ama bunlar da somut bir sonuç vermemişlerdi. Bunun en önemli sebebi, burada da „yabancılar tarafından işlenen suçlar“ yönünde soruşturmaların yürütülmüş olmasıydı. Aile yakınları ve tanıklar tarafından cinayeti işleyenlerin Naziler olduğuna dair somut ipuçları gelmişti. Tanık bugün bir kez daha bu konunun konuşulmuş olduğunu hatırlayamadı veya hatırlamak istemedi.

Duruşma gününün sonunda müdahil davacılar üç adet kapsamlı dilekçe verdiler. Bu dilekçeler en başta „Üçlü“nün Saksonyalı „Blood & Honour“ çevresiyle olan bağını konu ediniyordu. Bu şekilde üçlünün Chemnitz’de kaldıkları tüm süre boyunca oradaki Nazi çevresine tamamen dahil oldukları, yani hem boş zaman etkinliklerine hem de politik tartışmalar katıldıkları ve hatta dergi ve propaganda malzemelerinin hazırlanmasına katkıda bulundukları kanıtlanacaktı. Bu NSU’nun Almanya çapındaki Nazi camiası tarafından kabul görmüş olduğunun, bu Nazi camiasının politik hedeflerine ulaşmak amacıyla silahlı savaşı tamamen bilinçli bir şekilde bir strateji olarak benimsediğinin ve desteklediğinin bir kanıtıydı. Bu esnada Anayasayı Koruma Dairelerinin muhbirleri ve ödemeleri tarafından desteklendikleri halihazırda biliniyordu.