Yazar arşivleri: admin

03.07.2014

Ralf Wohhleben’in suçluluğuna şüphe yok

Wohlleben’in savunmasının verdiği hakimin reddi dilekçesi, Götzl’ün başkanlığındaki heyetin tutukluluğun devamına yönelik kararının netliğini vurgulayan bir kararla reddedildi: Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nden üç hakim, heyet soruşturma sonuçlarının denetlenmesinin ardından sanığın suçlarından şüphe etmiyor ve bunu tutukluluğun devamı kararında da bu şekilde ifade ediyorsa red dilekçesi verilemeyeceğine karar verdi. Ve heyetin Ralf Wohlleben’in Ceska’nın teslimine yönelik çabaları sırasında bu silahla cinayet işleneceğinin bilincinde olduğundan şüphesi yoktu. Ve bu Wohlleben için geçerliyse Beate Zschäpe’nin cinayete kastından da şüphe edilmeyebilirdi.

Bunun ardından tanık olarak sanık Wohlleben’in karısı çağrıldı. Kendisi ifade vermeyi reddetti.

Daha sonraysa Chemnitzli Blood and Honour aktivisti ve muhbir Starke’yi sorgulamış olan diğer bir memur sorgulandı. Bu ifadenin özetleyici bir değerlendirilmesi son sorgu memurunun 30 Temmuz tarihinde sorgulanmasının ardından yapılacak.

Son olarak kadın bir tanığı sorgulamış olan Devlet Güvenliği’nden Dortmundlu bir polis memuru sorgulandı. Bu kadın memura çelişkili olsa da olası suçlular olarak net şekilde „aşırı sağcılara“ işaret eden bilgiler vermişti. Tanık şüphelileri „Naziler“ veya „uyuşturucu bağımlıları“ olarak tarif ettiğinde bugün sorgulanan polis memuru bu ifadeyi araştırmadığından bu ipucuna dikkat edilmemişti. Görev alanı „Türkler/Kürtler“ olan bu polis memuru bugün de olayların aydınlatılmasına bir katkıda bulunamadı.

02.07.2014

„Hatırlayamıyorum…“ – Enrico Theile’nin ikinci sorgusu

Bugün, ifade vermeyi reddeden Chemnitzli „Blood and Honour“ aktivisti ve muhbir Thomas Starke’yi sorgulamış olan polis memurlarının sorgusuna devam edildi. Üçlünün „Blood and Honour“ ağından büyük destek aldığı ve tüm süreç boyunca Starke ile yakın ilişki içerisinde oldukları bir kez daha açıklık kazandı.

Ardından Ceska’nın İsviçre’den Thüringen’e satılmasında parmağı olan tanık Enrico Theile’nin sorgusuna devam edildi. Theile geçtiğimiz hafta İsviçre’de sorgulanan İsviçreli Hans Peter Müller’in yakın arkadaşıydı ve halen de öyle. Ağır suçlar işledikleri bilinen Thüringen çevresinden gelen ve işlediği diğer suçların yanında iki kez silah kanunlarına karşı gelmekten de hüküm giymiş olan Theile, heyet başkanı tarafından daha önce sorgulanmıştı. Heyet başkanı bugün tıpkı Federal Savcılık gibi sorguya pek ilgi göstermedi. Theile müdahil davacıların neredeyse bütün sorularını „hatırlamıyorum“ diyerek cevapladı; sorulara cevap vermek istemediği açıktı. Heyet başkanı hakim ve Federal Savcılık böylesi bir ifade reddine, müdahil davacıların sorgusu sona erene kadar tolerans gösterdi.

Ancak bunun ardından Theile’ye karşı yalan ifade vermekten bir ceza davası açılmasını sağlama şanslarını kullandılar. Federal Başsavcılık’ın bir tutanak dilekçesi ile Theile’nin en güvenilmez cevapları not edildi. Müdahil davacıların görüşüne göre Theile’nin bu nedenle hüküm giyme olasılığı büyük. Suçlamaları düşünüldüğünde hapis cezasından başkası sürpriz olurdu.

01.07.2014

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi: Deliller Ralf Wohlleben’e yönelik suçlamaları doğruladı

Ana duruşma bugün yine uzun süren kesintiler ve Wohlleben’in savunmasının mahkeme heyetinin tamamına yönelik verdiği hakimin reddi başvurusuyla başladı. Dilekçe daha çok heyetin 25 Haziran tarihinde verdiği tutukluluk halinin devamı kararına verilen çaresizce bir tepkiydi. Savunma Wohlleben’a karşı tutuklama emrinin kaldırılması ya da ertelenmesi için dilekçe vermişti. Mahkeme verdiği kararla, şu ana kadar toplanan delillerin değerlendirilmesinin ardından Wohlleben’a yönelik suçlamaların (dokuz cinayete iştirak) tamamen doğrulandığını oldukça açık şekilde ifade etti. Ortada hızlandırma teklifine aykırı bir durum veya tutuklama emrinin kaldırılması veya ertelenmesine yol açacak başka durumlar mevcut değildi.

Mahkeme ayrıca red dilekçesiyle ilgili karar verilene kadar davaya devam edilmesine ve ara verilmemesine karar verdi. Dilekçeye yönelik verilecek kararda reddedilen hakimler söz hakkına sahip olmayacaktı. Bu açıdan Wohlleben’in savunmasının dilekçesi bir bumeranga dönüşebilir: Çünkü sonucun Eyalet Yüksek Mahkemesi’nden başka hakimlerin bir kararı olarak heyetin kararını her ihtimalde ahlaki açıdan güçlendirmesi bekleniyor. Wohlleben’in hukuki şikayet hakkını kullanmak üzere Federal Yargıtay’a başvurup başvurmayacağı bilinmiyor. Her ihtimalde böyle bir adım, en yüksek ceza mahkemesinin heyetinin Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin kararını doğrulayıp nihai olarak kesinleştirmesi tehlikesini içeriyor.

Karar sadece Wohlleben’e avukatlarının faaliyetlerinin mahkeme heyeti üzerinde şu ana kadar bir etkisi olmadığını göstermekle kalmayıp Zschäpe’nin savunmasının müvekkillerine karşı ortaya konulan delillerle ilgili sürekli dile getirdiği şüphelerin nihayetinde sadece lafta kalabileceğini de belli ediyor. Heyet, Wohlleben’in savunmasının öne sürdüğü şüpheleri kolaylıkla kendinden uzaklaştırıyor. Böylece Beate Zschäpe’nin işlediği veya iştirak ettiği suçlara yönelik olarak avukatlarının dile getirdiği şüphelerin pek ikna edici olmayarak reddedileceklerini beklemek mümkün.

Öğlen arasının ardından aslında gün boyunca sorgulanması planlanan Thomas Gerlach’ın sorgusuna başlandı. Gerlach Thüringen Nazi camiasının merkezi figürlerinden biri ve hem ülke çapında hem de uluslararası çapta, özellikle de Hammerskins ağındaki rolünden dolayı önemli bir kişilik.

Gerlach duruşmada sürekli tekrarlanan “inkar ve masum gösterme” ilkesine uygun olarak kendini temize çıkarmaya çalıştı. İki yıldan bu yana aktif değildi, ama görüşlerinden vazgeçmemişti. Bir kaç yıl süren bir tutukluluğun ardından şiddetin bir politik mücadele aracı olmadığını anlamıştı. Yoldaşlık ve NPD camiasının tamamı da -özellikle de sanık Wohlleben- bunu savunuyordu. Wohlleben ve Kapke ile 2000 yılı başından bu yana çokça birlikte çalışmışlardı. Freies Netz (Serbest Ağ) gibi bölgeler üstü ağların kurulmasında, farklı kampanyalarda ve “Fest der Völker” (Halkların Festivali) adı verilen etkinlikte birlikte çalışmışlardı. Bu şekilde İsviçre’de, Portekiz’de ve başka ülkelerde bir çok uluslararası bağlantı kurmuştu. Heyet başkanının da ülke çapında Nazi ağları kurulmasını masum göstermeye yönelik bu ifadelerin ardındaki gizli niyeti gördüğü açıkça hissediliyordu.

Thomas Gerlach’ın (sanık Holger Gerlach’la bir akrabalığı yok) özellikle “lidersiz” bir askeri direnişin inşa edilmesi bağlamında kullanılan, Amerikan Nazilerinin icat ettiği ve “Blood and Honour” ile Hammerskins tarafından kullanılan “yoldaşlıklar ve eylem grupları” tabirlerini kullanması niyetini ifşa ediyordu.

Hammerskins üyeleri konuşulurken tanık Gerlach’ın sadece inkar ve masumlaştırmakla yetinmediği ortaya çıktı: Eskiden bir ilişkisi olan tanık Mandy Struck’ın anlattığı şekilde bu örgüte üyeliği sorulduğunda böyle soruları yanıtlamayacağını belirtti. Heyet başkanının böyle yaparsa para cezası veya disiplin hapsine çarptırılabileceğine yönelik net açıklamalarına rağmen bu tavrını sürdürdü. “Kendine verdiği değer” Hammerskins örgütü ile ilgili bilgi vermesine maniydi.

Heyet başkanı Hakim Götzl bu noktada inzibati ceza vermekten vazgeçerek sorguya 16’yı biraz geçerek ara verdi, çünkü Gerlach’ın o ana kadar ifade vermeye hazır olduğu başka konularla ilgili cevaplanmayan kimi sorular vardı. Tanık “Ace” (As) Gerlach’ın yeniden Münih’e gelerek “kendine verdiği değer” uğruna disiplin hapsine girmeye hazır olup olmadığını göstermesi gerekecek.

26.06.2014

Bugünki rapor şuan tercüme edilmektedir. Türkçe versiyonu en kısa zamanda buraya eklenilecek. Gecikmeden dolayı özür dileriz.

24./25.06.2014

Bugünki rapor şuan tercüme edilmektedir. Türkçe versiyonu en kısa zamanda buraya eklenilecek. Gecikmeden dolayı özür dileriz.

04.06.2014

Probsteigasse’deki bomba – „Asıl şimdi!“

Bugün 19 yaşındayken Köln Probsteigasse’deki bakkal dükkanındaki bomba sonucunda ağır yaralanmış olan genç kadın ifade verdi. Patlamanın ardından onı hastanede görmüş olan bir polis memuru olaydan görünür şekilde etkilenmişti. Genç kadının nasıl göründüğünü bugün hala kelimelerle tarif edemiyordu. Kriminal polis olarak yaşamı boyunca çok fazla acı ve kedere şahit olmuştu, ama bu manzara hepsinin ötesindeydi.

Genç kadın yapay komaya sokulmuştu, haftalar boyunca yapay solunumda bulunmuştu. Kulak zarları hasar görmüştü. Patlama sonucunda çene bölgesine saplanmış olan tahta parçalarını uzaklaştırmak için çok sayıda ilave operasyon gerekmişti, yüzündeki yaralar bugün hala görülüyordu.

Tanığın kendisi kalıcı bir etki bırakıyordu. Cesur ve net bir kadındı, iyileşmesinin ardından okulunu bitirmiş ve doktor olarak eğitimini tamamlamıştı. Net sözlerle süreci ve yaralanmalarını anlattı, ama bunun yanında NSU’nun kendini açığa çıkarmasından önceki ve sonraki polis çalışmaları hakkında görüşlerini de anlattı. Patlamayı ve tüm detaylarıyla yaralanmaları ile hastaneye götürülmesini nasıl algılamış olduğunu, algısının açık olduğu tüm süreci tarif etti.

Polis çalışmalarından ancak çok daha sonra haberi olmuştu. Polis cinayetin ardında politik bir neden olmasının ihtimal dışı olduğuna kanaat getirmişti. Aile Nazilerden şüphelenmişti, polisse buna karşılık tekil suçluların nedensiz şekilde suç işlediklerini varsayıyordu. Aile o zamanlar maalesef naif davranmış ve avukat tutmamıştı, bu yüzden soruşturma dosyalarına erişimleri yoktu. Polisin çalışmalarının bugünkü bakış açısından nasıl göründüğü onu şoke etti.

NSU’nun kendini açığa çıkarmasının ardından polis onu yeniden sorguladığında Naziler tarafından tehdit edilmekten duyduğu endişeleri dile getirmişti. Polisin cevabı bunun için bir „dayanak“ olmadığından ibaretti. Bunun üzerine güvenini yitirmiş ve bir avukat tutmuştu.

Tanık bu olay vasıtasıyla „hepimizin akademik derecesi olduğu halde, kökeninden dolayı bu şekilde saldıran insanlar olduğunu ve ardından Alman ulusunun muhafaza edilmesinin onlar için nelere değdiğini öğrenmek” karşısında şoka uğramış görünüyordu.

Bombalı saldırının sonucu olarak Almanya’yı terketmeyi düşünüp düşünmemiş olduğu sorusu üzerine tanık şu cevabı verdi: „İtiraf videosu yayınlanıp kökenim dolayısıyla saldırıya uğradığım ortaya çıktığında ilk soru „burada daha ne arıyorum?“ olmuştu. Entegrasyon konusunda örnek teşkil ediyorum ve benim gibi kişilere karşı bile savaşıyorlarsa… Öte yandan onların istedikleri de buydu ve ‚asıl şimdi!’ diye düşündüm.“

03.06.2014

Köln Probsteigasse’deki bombalı saldırıya air delillerinin toplanmasına başlanılması

19 Ocak 2001’de İranlı bir bakkal dükkanının sahibinin kızı Köln’deki Probsteigasse’de, bir alışveriş sepetinin içerisinde yaklaşık bir ay öncesinden dükkanda bırakılmış olan bir Noel keki kutusunu açtı. Kutunun içerisinde açılma esnasında infilak edecek şekilde düzenlenmiş olan bir tahrip kalıbı vardı. O zamanlar 19 yaşında olan genç kadın kutuyu açmasının ardından meydana gelen patlama sonucu ağır yaralanmıştı.

Bugünkü duruşmada bu bombalı saldırıyla ilgili delillerin toplanılmasına başlandı. Bir polis memuru tamamen tahrip olmuş olan dükkanı tarif etti, gösterilen fotoğraflar neticesinde bombanın en az 7 metre çapında bir alanda hayati tehlike yarattığı ve insanları öldürmek üzere düzenlenmiş olması gerektiği açıklık kazandı. Başka bir polis memuru bombanın yapısını kutu açılır açılmaz tutuşması gereken bir bubi tuzağı olarak tarif etti. Noel keki kutusunda karabarut dolu bir gaz basıncı şişesi vardı. O zamanlarki soruşturma yöneticisi (bir kez daha) cinayet motifiyle ilgili hiçbir bilginin soruşturulmamış olduğunu anlattı. O zamanlarki soruşturmacıların mutlak plansızlığını şu şekilde ifade etti: “Adam yabancıydı, bu olay sağcılar tarafından gerçekleştirilmiş olabilirdi, solculardan da gelmiş olabilirdi, adam İranlıydı, bu taraftan gelmiş de olabilirdi.”

Önümüzdeki duruşma günlerinde saldırıda yaralanmış olan genç kadın ve ailesi ile birlikte başka soruşturma memurları da sorgulanacak.

28.05.2014

Eminger çiftinin kaçmaya yardımı

Dünkü ana duruşmanın tanığın hastalanması nedeniyle iptal olmasının ardından, bugün ilk olarak sanık Eminger ve karısının telefon görüşmelerini değerlendirmiş olan polis memuru sorgulandı. Buna göre Susann Eminger kocasına „Lise ve Gerry“nin ortak faaliyetlerini anlattığı birçok SMS göndermişti. Beate Zschäpe ve Uwe Böhnhardt yıllarca bu takma isimleri kullanmışlardı.

4.11.2011 tarihinde saat 15:30’da Zschäpe’nin kullandığı cep telefonundan André Eminger’in cep telefonu aranmıştı, 15:30’da Eminger’in telefonundan karısına bir SMS yollanmıştı (yani Eisenach’daki banka soygununun, Mundlos ve Böhnhardt’ın ölümünün ve Zwickau Frühlingstraße’deki evin Beate Zschäpe tarafından kundaklanmasının hemen ardından). Bu, Zschäpe’nin kaçmak için Eminger’den yardım istediğine dair kuvvetli bir ipucu. 5.11.2011’de umuma açık bir telefon kulübesinden Eminger ailesinin numarasının arandığı da tespit edilmişti.

André Eminger’e yönelik suçlamalarla ilgili delillerin toplanması bununla birlikte ana duruşmanın ilk yılını doldurmasının ardından başladı. Ancak ilk detaylar, Eminger’in üçlünün 1998’de ortadan kaybolmasının hemen ardından kurulmuş olan bağlantısının Zschäpe’nin tutuklanmasına kadar ne kadar sıkı olduğunu gösterdi bile. Delillerin toplanmasındaki hedef, Eminger’in ve karısının tüm bu süreç içerisinde terörist örgüt NSU’yu sadece desteklemekle kalmayıp muhtemelen kendilerinin de grubun bir parçası olduğunu ortaya koymak.

26.05.2014

Müdahil davacıların delil talebi üzerine (8.1. ve 14.1.2014 tarihlerinde konu hakkında bilgi vermiştik) bugün Polonya’da tutuklu olan kişinin eski bir suç ortağı sorgulandı. Bu kişi 2004 yılında sanık Ralf Wohlleben’e VW otobüslerinin immobilizer sistemlerinin devredışı bırakılması için bir araç vermiş olduğunu, karşılığındaysa bir silah aldığını anlattı.

Polonya’da tutuklu olan sanık kolay şekilde duruşmaya katılamayacağından mahkeme bugünkü tanığın ve yarın gelecek olan başka bir tanığın sorguları aracılığıyla onun bir Polonya hapishanesinde Federal Savcılık’ın bir çalışanına vermiş olduğu bilgilerin akla yatkınlığını kontrol edecek.

Bugünkü tanık eski suç ortağının „Almanya’ya gelmenin bir yolunu aradığını” söyledi. Ama onun ifadesinde geçen bir çok noktayı da doğruladı. Bunlar arasında çok büyük bir silah stoğu olduğu, buna sürekli satın alınan yeni silahların eklendiği ve bazen “immobilizier sistemi önleyicilerle” çalışıldığı bilgisinin verildiği ve bir keresinde bir silah veya teknik bir alet hakkında olan, ama kendisinin neler olduğu hakkında bilgisinin olmadığı bir “mırıltı” olduğu vardı. O zamanlar üçüncü bir suç ortağının Thüringen’den Rus bir kriminal grupla alışverişte bulunmaya başladığını düşünüyordu.

Yarın, yani 27.05.2014 tarihinde gerçekleşecek olan duruşma, tanık hasta olduğunu bildirdiğinden iptal oldu. Duruşma çarşamba günü gerçekleşecek.

21.05.2014

Karavanda gerçekleşen ölüm ve Nazi t-shirtü giymiş sanık Eminger’in provokasyonu hakkında

Bugün Eisenach’daki olaylarla ilgili delillerin toplanmasına devam edilmesi gerekiyordu. Tanık olarak Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’un otopsisini gerçekleştirmiş olan bir bilirkişi, karavana ilk gelen iki polis memuru ve Bruni ve Ceska silahlarla ilgili olaraksa silah bilirkişi Nennstiel davet edilmişti.

Ancak sabah saatleri sanık Eminger’in giydiği ve önünde ellerinde iki saldırı silahı olan maskeli bir kişinin olduğu kapşonlu kazak hakkındaki tartışmalarla gölgelendi.

Müdahil davacılar bu motifin sanığın NSU davasına müdahil olmasıyla bağlantılı olup içeriksel bir görüş bildirdiğinden ve sanık Eminger’in silahlı eylemleri yücelttiğini ortaya koyduğundan kazağa el konulmasını talep ettiler. Eminger’in duruşmaya bu şekilde katılması NSU’nun cinayetlerini onayladığını ve onun da ötesinde cinayetleri politik savaşın aracı olarak doğru ve meşru gördüğünü kanıtlıyordu. T-shirtün üzerindeki motif, şarkı sözleri ile Nasyonal Sosyalist propaganda yürüten Finli bir black metal grubunun albüm kapağındandı.

Federal Başsavcılık’ın temsilcileri bunu kabul etmek istemediler ve kazağa el konulmasını gerekli görmediler. Heyet başkanı buna rağmen delil tespiti amacıyla kazağın fotoğraflarını çektirdi. Kazağın kamusal alanda giyilmesinin de suç teşkil edip etmediği denetlenecek.

Bilirkişi kendisi tarafından yürütülen otopsiyi anlatarak ölümün tam sebebinin yanısıra iki ölünün nefes yolları ve ciğerlerinde duman partikülleri olmadığını ve kimyasal-toksik incelemenin ardından duman solumuş olduklarına işaret eden bir şey olmadığının tespit edilmiş olduğunu söyledi. Bilirkişinin deneyimlerine göre böyle izlerin iki ölü karavan alevler içindeyken solumaya devam ettikleri takdirde ortaya çıkması beklenebilirdi.

Tanık olarak gelen iki polis karavana yaklaştıklarını ve ilk olarak ardı ardına gelen iki patlama sesi ve bir kaç saniye sonrasında ise başka bir patlama sesi daha duyduklarını, yani toplamda üç patlama duymuş olduklarını anlattılar. Ardından karavandaki bir perncereden ani bir alev görmüşlerdi. İki tanık da karavanı terkeden üçüncü bir kişi olmadığı konusunda ısrar ettiler. Gerçekten de karavanda üçüncü bir kişinin bulunduğuna dair bir ipucu yoktu, buna rağmen iki polis memurunun sorgusunun incelenmesi sırasında, Federal Kriminal Dairesi sorgu memurları tarafından sürekli buna yönlendirildikleri hissediliyordu. Aslında iki polis karavanın giriş kapısını görmüyorlardı, çünkü kapı kendi görüş açılarından aracın arka kısmında bulunuyordu. Bunun dışında ilk patlama sesinin ardından kendilerini yere atmışlardı ve karavan hiçbir şekilde sürekli olarak gözlerinin önünde değildi.

Silah bilirkişisi, NSU suçlarının ortaya çıkarılmasından önce tespit edilmiş olduğu gibi cinayetlerde Ceska marka aynı susturuculu silahın kullanılmış olduğunu açıkladı.