Yazar arşivleri: admin

20.05.2014

Eisenach banka soygunu ve müdahil davacılardan muhbirlerin sorgulanması talebi

Eisenach’da 4.11.2011’de gerçekleşen ve ardından Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın Eisenach’ın sınırındaki bir konut bölgesinde polis tarafından bulunduğu banka soygunu bugünkü duruşma gününün konusuydu. Tanıklar olarak, saldırıya uğrayan Sparkasse’nin görevlileri ve olay esnasında orada bulunan müşterilerle oradan geçmekte olan bir yaya çağrılmıştı. Toplanan deliller o ana kadar bilinenleri doğruladı: İki bisikletli Sparkasse’ye baskında bulunmuş, banka görevlilerini kendilerine 70.000 Euro teslim etmeye zorlamışlar ve bir görevliyi yere devirmişlerdi. Bisikletleriyle kaçarken bir yaya iki bisikletlinin bir karavana yaklaştıklarını, bisikletlerini karavana yüklediklerini ve hızla oradan uzaklaştıklarını görmüştü. Bu kişi kısa süre sonra olanları iki polis memuruna bildirmiş, polislerse bisikletlileri aramışlardı. Tanık bugün verdiği ifadede Uwe Mundlos’u basında çıkan fotoğraflarda bisikletli iki kişiden biri olarak teşhis ettiğini söyledi.

Müdahil davacılar bunun ardından muhbir Szczepanski’nin tanık olarak sorgulanması için dilekçe verererk NSU çevresinde faal olan tüm muhbirlerin sorgusu için dilekçe vereceklerini duyurdular.
Muhbir Szczepanski uzun yıllar militan Nazi camiasında aktifti ve ağır ırkçı suçlar işlemişti. Saksonyalı Blood and Honour grubunun ortadan kaybolan Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ı desteklemek hakkında konuştuğunu ve planlar yaptığını ve üyelerden birinin üçlüye “Blood and Honour” parasıyla silah sağlamakla görevlendirildiğini öğrenmişti. Bu organizasyonun bir parçasıydı ve silahlı savaş hakkındaki tartışmalara da katılmıştı.

Anayasayı Koruma Dairesi’nin muhbirlerinin suç eylemlerine müdahil olmaları, Federal Kriminal Dairesi’nin 1997 yılında Anayasayı Koruma Eyalet Dairesi’ne “kaynak koruma nedeniyle” AKD’nin bilgilerinin polise “ancak geç iletildiği”, sağçı eylemlerin “artık önlenemediği”, AKD’nin planlanan aramalar konusunda kendisine bilgi verildiği durumlarda kaynaklarını önceden uyardığı ve bu şekilde “delillerin yürütmenin eline geçmeden ortadan kalkması tehlikesinin (ortaya çıktığı), “suç işledikleri tespit edilen” AKD kaynaklarının çoğunlukla ne suçlanabildikleri ne de hüküm giyebildikleri”, “kaynakların çoğunluğunun (…) inançlı aşırı sağcılar” oldukları, “AKD’nin koruması altında ideolojileri açısından cezalandırılmadan eylemde bulunabildikleri ve yürütme organlarını ciddiye almak zorunda kalmadıkları” konularında şikayette bulunmasına yol açmıştı.

Federal Savcılık, NSU’nun yapılanmasının ve miltan Nazilerin farklı ağlarıyla bağlantılarının aydınlatılmasında kritik bilgiler verebilecek olan bu muhbirlerin çoğunluğunu tanık olarak göstermemişti. İzole olmuş 3 kişilik grup teorisini ayakta tutmak istiyordu. Ancak muhbirlerin sorgusu kullanılan üstünü örtme taktiğine rağmen, bu önemli konuyla ilgili yeni bilgiler edinilmesi için az da olsa fırsat sunuyor.

19.05.2014

İnkar ve masum gösterme çabaları VIII – Jürgen Helbig

Uwe Böhnhardt’ın gençlik yıllarından arkadaşı olan ve yaklaşık 1998 yılından bu yana NPD üyesi olup o zamanlar Jena’nın Nazi camiasında aktif olan tanık Jürgen Helbig bugünkü duruşma boyunca kem küm ederek sessiz kaldı. Daha önce Askeri Koruma Servisi, Thüringen Eyaleti Kriminal Dairesi, Federal Kriminal Dairesi ve Federal Savcılık’a verdiği ifadelerde Helbig yine zaten ispatlanabilir olan bu bilgileri vermişti: Bir yılı aşkın süre sanık Schultze, Wohlleben ve o zamanlarda ortadan kaybolmuş olan Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt arasında aracılık yapmıştı. Kimi telefon kulübelerinde telefon konuşmaları yapıyor, malzeme taşıyor ve ortadan kaybolanlar için para toplamak üzere Pogromly oyununu satıyordu.

Helbig bir keresinde daha sonradan içerisinde silah olduğundan şüphelendiği bir paket taşımıştı. Şu ana kadarki diğer Nazi tanıklar gibi o da diğer davalıları suçlu durumuna düşürecek somut konuları hatırlamadığını ileri sürüyordu: Konuştuğu kişiler veya aracılardan hiçbirini tanımıyordu, hiçbiriyle “Üçlü”nün planları hakkında konuşmamıştı, şiddet veya silahlar hakkında hiçbir tartışmaya katılmamıştı.

Helbig, Askeri Koruma Servisi’ne 1999 yılında Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’yi sağcı teröristlerle bir tuttuğunu söylemişti. Böhnhardt silah fanatiğiydi ve yabancılardan nefret ediyordu. Askeri Koruma Servisi ve Anayasayı Koruma Dairesi’nin halihazırda bilmekte olduğu böyle bir ifadeye göre bunların üçlünün Alman olmayanlara karşı ölümcül eylemler planladıklarını varsaymış olmaları muhakkak gerekiyordu. Bu ifade de, yetkililerin bilmediklerini yönündeki sürekli iddialarını çürüttü.

07./8.05.2014

Sanık Zschäpe’ye, nedeni belirsiz bir kan dolaşımı reaksiyonu ile birlikte başlanhıç safhasında olan bir enfeksiyon şüphesiyle teşhiş konulması nedeniyle bugünkü duruşma gerçekleşmedi.

8 Mayıs’taki ana duruşma da iptal oldu.

06.05.2014

NSU davasının bir yılı – Zschäpe hasta

Bugünkü duruşmanın tamamı, defalarca kez kesintiye uğraması sonucunda aslında hiç duruşma yürütülmeden geçti. 20 dakika süren tanık sorgusunun ardından ana duruşmaya Zschäpe’nin savunmasının ricası üzerine ara verildi. Ardından başka aralar geldi. Akşamüstünün erken saatlerinde o sabah Zschäpe’nin eline mide bulantısına yol açan bir yazının geçtiği anlaşıldı. Bunun nasıl bir yazı olduğunu kendisini muayene eden doktora anlatmak istemedi.

Bunun tutuklu Neonazi Robin Schmiemann’a yazdığı mektuplardan üçüne el konulduğunun- bildiren mahkeme ilanı olduğunu tahmin etmek mümkün. Bu mektuplar, müdahil davacıların talep ettiği dilbilimsel bir bilirkişi raporu için kullanılacak. Çok şahsi olan bu mektupların alenen konu edilmesi Zschäpe için muhtemelen katlanması güç bir durum, çünkü “yoldaşına” bir çok şeyi çok açık şekilde anlatması kişiliğinin değerlendirilmesine yardımcı olacak.

Duruşma, Zschäpe’nin savunmasının mahkeme doktoruna yönelik red dilekçesi vermesiyle sonlandı. Mahkeme heyeti bu dilekçe konusunda ana duruşmanın dışında karar verecek.

29.04.2014

„Blood and Honour“ ile yeraltına III

Bugün yeniden „Blood&Honour“ aktivisti Thomas Starke’yi sorgulamış olan bir polis memuru sorgulandı (konuya giriş için 02.04.2014 tarihli blog metnine bakabilirsiniz). Bugün de Starke’nin ifadelerinin tamamı mahkemeye sunulmadı; şu ana kadar altı ifadesinden sadece üçü konuşuldu.

Bugün konuşulan ifadelerinde Starke, özellikle Nazi camiası içerisindeki çok çeşitli bağlantılarından bahsediyordu. Bunlardan Uwe Mundlos’u, patlayıcı madde teslimatının ardından yine bir „Blood & Honour“ üyesi olan teslimatçı Jörg Winter ile bir araya getirmişti. Mundlos ona patlayıcı maddenin yanıcı olmadığı konusunda şikayette bulunmuştu. Patlayıcı madde ile deneme yapan Winter, kendisinin tedarik ettiği TNT için o zaman tedarik edemediği özel bir fitilin gerektiğini söylemişti. Starke, o zamanlar „Weiße Bruderschaft Erzgebirge“nin (Erzgebirge Beyaz Kardeşliği) kurucu üyeleri ve yönetici kadrosu olan sanık André Eminger ve kardeşi Maik’le olan bağlantılarını da anlatmıştı.

Üçüncü sorguda memurlar Starke ile evinde çekilmiş çeşitli fotoğraflar hakkında konuşmuşlardı. Bu fotoğraflar Starke’yi „Blood & Honour“ kadrosu ile Federal toplantılarda, Amerika’daki „yoldaşlarını“ ziyareti sırasında vs. gösteriyordu, ama 1993-1994 yıllarından itibaren sürekli Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos etrafındaki Jena grubuyla da birlikte de görünüyordu.
Duruşma gününün sonunda müdahil davacılar kısa süre önce ortaya çıkan „NSU NSDAP“ isimli CD’nin (basında çıkan haberlere göre bu CD 2006 yılında hazırlanmıştı) delil olarak kullanılması için dilekçe verdi. CD’nin olası sahibi olarak uzun süredir Nazi kadrosunda olan ve daha 1992 yılındayken „Ulusal Cephe“de aktif olup aynı zamanda neredeyse 20 yıl boyunca „Corelli“ adı altında Anayasayı Koruma Dairesi için muhbirlik yapmış olan Thomas Richter’in ismi geçti. Richter bir kaç hafta önce (raporlara göre bir emniyet dairesinden olan ve onu CD ile ilgili sorgulamak isteyen memurlar tarafından) ölü bulunmuştu. Federal Başsavcılık, CD’nin Münih’teki duruşmayla olası bir bağlantısına dair soruşturmalara devam edileceğini bildirdi.

 

28.04.2013

İnkar ve Masum Gösterme Çabaları, VII – Enrico Theile

Bugün yeniden tanık Enrico Theile sorgulandı. Theile, NSU’nun cinayet silahı olan Ceska silahın Nazi camiasının dükkanı „Madleys“e satışında rol üstlenmişti. Geçen sefer Theile’nin bilgi vermekten çekinme hakkına sahip olup olmadığı konusunda tartışmalar yaşanmıştı. Bugün, kendinden önceki birçok tanık gibi ifade vermeye (ve hiçbir şey hatırlamadığını iddia etmeye) karar verdi.

Theile silah satışıyla olan bütün bağlantılarını reddetti. Silahın satılmasına karışan bir diğer kişi olan Jürgen Länger arkadaşıydı; onu mahalleden tanıyordu. Silah satışının İsviçre ayağına dahil olan Hans Ulrich Müller’i uzun zamandır tanıyordu. Onu İsviçre’de tatil yaparken ziyaret etmişti. Müller ile bir kez „Döner-Cinayetleri“ nedeniyle yayınlanan arama ilanı hakkında konuşmuşlardı,Müller de İsviçre’de gerçekleşen bir ev aramasından bahsetmişti. O konuşmadan daha fazlasını hatırlamadığını iddia etti. Heyet başkanı hakimin Theile’nin bunları hatırlamadığına inanmadığını belli etmesinin ve bu bağlamda Theile’nin daha önce yalan ifade vermekten hüküm giymiş olduğunu hatırlatmasının ardından da bu tavrını sürdürdü. Jürgen Länger ile veya Müller ile Länger hakkındaki konuşmalarını da hatırlamadığını öne sürdü.
Theile böylelikle Nazi camiası ve çevresinin az çok başarılı şekilde yalan söyleyen ve bu alenen saçmalık olsa dahi bir şey hatırlamadıklarını öne süren „unutkan“ tanıkları arasındaki yerini aldı. Theile asla silah sahibi olmadığını, Müller’le konuşmalarında silahların hiç söz konusu olmadığını öne sürdü. Oysa ki kendisiyle ilgili bir çok kez silahlı suçlarla ilgili olarak soruşturma açılmış, 1997’de kovanlar ve 2004’te kalem tabanca bulunmuştu ve Müller’in silahlı suçlardan dolayı tutuklandığından haberi vardı.

Görünen o ki Theile 2012 yılında NSU ile bağlantılı olarak tutuklanmaktan korkmuş ve polise verdiği bir tanık ifadesinde bunu belirtmişti. Bugün bu konuda da bir şey bilmediğini iddia etti.
Sinirlendiği belli olan heyet başkanı, Theile’nin sorgusunu 16’ya doğru sonlandırdı. Sorguya başka bir tarihte devam edilecek. Tanığa ifadesinde diretirse yalan ifade vermekten bir ceza davası açılacağı muhakkak. Lakin bu muhtemelen ancak Münih’teki davanın sonlanmasının ardından gerçekleşecek.

16.04.2014

İnkar ve Masum Gösterme Çabaları VI – Jana J.

Bugün 1996-2000 yılları arasında André Kapke ve ayrıca Carsten Schultze ile yakın arkadaş olan ve bu sayede Jena’nın Nazi camiası ile yakın ilişkiye giren tanık Jana J.’nin sorgusuna devam edildi (ilk sorgusuyla karşılaştırmak için 13.03.2014 tarihli blog metnine bakınız).

Tanık 2000 yılında Nazi camiasından uzaklaştığını söyledi. Ama önceki duruşmasında kullandığı stratejiyi sürdürerek kendinin ve Nazi camiasından arkadaşlarının o zamanlarki faaliyetlerini masum göstermeye ve/veya hatırlamadığını iddia etmeye çalıştı. Kendisini önemsizmiş gibi gösterdi, oysa ki Kapke ile birlikte önemli bir çok toplantıya katılmıştı. Tanık, Jena’nın Nazi camiasını bugün de öncelikle solcular ve devlet “takibinin” bir kurbanı olarak görüyor.

2000 yılında Jena’dan taşınmış ve sezonluk çalışan olarak Borkum’da çalışmıştı. Orada Anayasayı Koruma Dairesi’nden kendisini ziyaret edenler ve Kapke hakkında bilgi isteyenler olmuştu. Ama bilgi vermeyi reddetmiş ve Kapke’ye “acilen” haber vermişti.

Tanığa o zaman oynadığı rol ile ilgili çeşitli Anayasayı Koruma Dairesi belgeleri ve tanık ifadeleri gösterildi, ama hepsini reddedip hatırlamadığını iddia etti. Schultze’nin kendisiyle “Üçlü” ile bağlantısı hakkında konuşmuş olduğunu ve 1998 yılında üçlü için toplanan bağışları zimmetine geçirmekle suçlandığından dolayı Kapke’den uzaklaşmış olduğunu inkar etti. Kapke ve Wohlleben’in kendisini 2000 yılında Borkum’da ziyaret ettiklerini hatırlamak istemedi; Thüringen Vatan Koruma’nın liderleri Kapke, Tino Brandt ve Mario Brehme ile gerçekleşen ve bir Stern muhabirinin “Jenalı üç kaçak” ile ilgili bilgi istemesinin tartışıldığı bir buluşmayı hatırlamak istemedi; Beate Zschäpe 1996 yılında genç bir kadına saldıırp onu yaralarken ona gözcülük yaptığını da hatırlamak istemedi.

J.’den bir kez daha Kapke’nin “doğumgünü gazetesi” ile ilgili bilgi istendi. Bu gazeteyi 13.03’te devlet takibine alaycı bir tepki olarak yorumlamıştı, ama bugün makalelerden çoğunun açıklanabilir olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine “Ettersberg’de yeni bir gaz istasyonu isteyenler!” isimli makale kendisine okundu. Makalede “Buchenwald’daki konsantrasyon kampının bir gaz “istasyonuna” çevrilmesiden sözediliyor ve Mundlos, Gerlach ve Kapke “herkes için gaz”ın yeni „sempatik“ sahipleri olarak tanımlanıyordu.

Tanığa 1998 yılından Thüringen Vatan Koruma’ya yapılan ve kendisinin de orada olduğu bir gezinin gösterildiği bir BBC televizyon röportajından kesitler de izletildi. Orada “yoldaşlarından” biri çokkültürü toplumu “halkın yıkımı” olarak tanımlıyordu. Bu onu bugün hala André Kapke ile bağlantılandıran bir zihniyetin ürünüydü. “Pogromly” oyununun (TV kesitinde belgelenmiş olan) gazetecilere tesliminiyse yine hatırlamak istemedi.

15.04.2014

Yine „Anayasa Koruyucusu“ ve „Üçlü“nün boru bombalarıyla ilk denemeleri üzerine

İlk tanık Thüringen Eyalet Kriminal Dairesi’nden, 1998 yılı Ocak ayında bulunan boru bombalarını etkisiz hale getirip inceleyen bir patlayıcı madde uzmanıydı. Bu bulgu o zamanlar Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ın ortadan kaybolmalarına vesile olmuştu. Tanık, bombayı hazırlayanların kimi zahmetlere girdiklerini, yaralanmaların etkisini arttırmak için bombaya metal parçalar eklediklerini anlattı. Patlayıcı madde olarak karabarutun yanında (diğer tanıkların da ifadelerinde belirttikleri gibi Chemnitz „Blood and Honour“ üyelerinden edindikleri) TNT de kullanmışlardı. Ancak bombalar patlayıcı değildi. „Üçlü“ o zamanlar görünüşe göre yeterli bilgiye sahip değildi. Ama Nazi camiasının daha önce gerçekleştirdikleri halka yönelik eylemlerinden farklı olarak sadece sahte bombalar kullanmamış, patlayıcı bomba kullanmayı da denemişlerdi.
Böylece „Üçlü“nün henüz 1998 yılında patlayıcılı saldırıları ve özellikle de çivili bomba kullanmayı düşündükleri açıklık kazandı. Böyle bir çivili bombayı Nürnberg ve Köln’deki ilk patlayıcı madde saldırılarının ardından 2004 yılında Köln’deki Keupstraße’ye yerleştirmişlerdi. Ama polisin 1998 yılında diğer herşeyi üstünkörü şekilde soruşturduğu bir kez daha belli oldu. Tanığın raporu yaklaşık olarak 1998 yılı Ağustos ayında, yani bulunmanın yedi ay ardından hazırlanmıştı ve kullanılan TNT miktarını tespit etmek için bile zahmete girmemişti.

Anayasayı Koruma Dairesi çalışanı Temme’nin sorgulanmasına devam edilmeden önce Yozgat’ın temsilcileri birden çok delil talebinde bulundular. Temme bir iş arkadaşına 10.04.2006 tarihinde öğlen saatlerinde Halit Yozgat cinayetinin Ceska 83 model bir tabancayla işlendiğini, bu yüzden cinayet serisinin bir parçası olarak görülebileceğini anlatmıştı. Yozgat’ın müdahil davacıları, tanıkları ve basında çıkan haberleri Temme’nin o zamanlar ne polisten ne de basından cinayet silahı hakkında bilgi edinemeyeceğinin kanıtı olarak gördüler.

Ardından Temme’nin sorgusuna devam edildi. Evinde bulunan ve aralarında SS’in eğitim belgelerinin de bulunduğu eşyalarla ilgili olarak onları gençken kitapçılardaki kitaplardan kopyaladığını belirtti. Polise verdiği ilk ifadelerdeki çelişkileriyse açıklığa kavuşturamadı veya kavuşturmak istemedi.

Bunun ardından Temme, öldürülen Halit Yozgat’ın babası İsmail Yozgat tarafından sorgulandı. Yozgat son kez çaresiz bir çabayla Temme’yi bloke edici tavrını değiştirmeye teşvik etmek istedi ve ona bir kez daha o zaman Halit Yozgat’ı görmemiş olmasının kesinlikle mümkün olmadığını gösterdi. Temme bundan etkilenmedi ve hiçbir şey görmemiş olduğunda ısrar etti. Eyalet Dairesi’nin arkasını kolladığı açıktı.

10.04.2014

„Blood and Honour“ ile yeraltına II

Bugün eski destekçilerden Chemnitzli Mandy Struck’un sorgusuna devam edildi. (Struck’un önceki ifadeleriyle ilgili olarak 26.02.2014 ve 27.02.2014 tarihli bloglarda bilgi vermiştik.) Struck Nazi ideolojisini ve camianın şiddete yatkınlığını masum, kendisini de önemsiz gösterme çabalarına devam etti. Ama ısrarlı sorular sonucunda en azından birkaç detay günışığına çıktı. Heyet başkanının tanığa birçok kez müdahil davacıların sorularından kaçınmamasını söylemesi ve kendisinin de „Blood and Honour“ın yapılarıyla ilgili eleştirel sorular sorması olumlu anlamda göze çarptı.

Sorgunun sonunda avukat Hoffman, Struck’un ifadesinin bütününe dair aşağıdaki açıklamayı yaptı:

Sorgusuna bugün devam edilen Mandy Struck hem Chemnitz’deki hem de Almanya çapındaki Nazi camiasıyla yakın ilişki içindeydi. Kendisi Chemnitzli „Blood&Honour“ ağı ile Chemnitzli „88-er“ grubunun bir parçasıydı. Tanıklar Starke ve Roth’un ifadelerinden bu iki grubun aslında örtüştüğünü biliyoruz.

Struck, Ulusal Tutuklular yardım örgütündeki çalışması ve Nürnberg Frankoniyen Aksiyon Cephesi’ne olan bağlılığyla ülke çapında etki sahibiydi. Böylelikle örneğin tutuklu bir „yoldaş“ ile birlikte bölgeler üstü bir Nazi dergisi olan „Landser“de Naiz camiasındaki anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasına yönelik bir çağrıyı kendi imzasıyla yayınlatabiliyordu. Bir kadın grubunun kurulmasına ve afiş asma eylemlerine öncülük etmişti. Tanık sorgusunda bilerek önemini, bağlantılarının niteliğini ve farklı Nazi ağlarına olan bağını önemsizmiş gibi göstermeye çalışmıştı. Örneğin ruhsatı kendisine ait olan bir aracın plakasının (-BH 88) onun için „Bike-Halterin Honda Hornet“ anlamına geldiğini iddia etti. Oysa ki bunlar Nazi çevrelerinde sürekli kullanılan „Blood and Honour“ ve „Heil Hitler“in kodlarıydı. Ama yine de „White Power Mandy“ takma isminin nedeninin ceketine sürekli bir „White Power rozeti” takması ve böylece militan ırkçı savaşa göndermede bulunması olduğunu itiraf etti.

Tanık Struck Thomas Starke etrafında oluşan Chemnitzli Blood and Honour örgütünün parçası olarak ve onlardan aldığı görevle, Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’a ortadan kaybolmalarının kısa süre ardından kalacak bir yer bulunmasını organize etmişti. Kendi verdiği bilgilere göre de şu ana kadar „Üçlü“nün ortadan kaybolmasına desteği olan herkes Blood and Honour ağındandı. Yani bir yapıya sahip organize bir destek sözkonusuydu, Federal Savcılık’ın suçlamada öne sürdüğü gibi tekil şahıslar tarafından bireysel bir yardım değil.

09.04.2014

Anayasayı Koruma Dairesi gerçeklere karşı

Bugün ilk olarak Kassel’de gerçekleşem Halit Yozgat cinayetinin tanıklarından birini sorgulamış olan bir kriminal polis sorgulandı. Bu tanık olayın gerçekleştiği sırada telefonla görüşüyordu ve sesleri duymuş, ama onları silah sesleri olarak algılamamıştı. Katillerden birini görmüştü, ama bu sadece göz ucuylaydı ve bu yüzden daha ayrıntılı bir açıklamada bulunamıyordu Ama verdiği tarif (genç, güçlü, oldukça uzun) hem Mundlos’a hem de Böhnhardt’a uyuyordu. İşledikleri suçlarla ilgili olarak da hali hazırda cinayet silahı ve itiraf videoları gibi yeteri sayıda delil vardı.

Tanığın sorgularının neden Yozgat cinayetinin eski dosyaları arasında bulunmayıp ancak mahkemenin talebi üzerine sonradan teslim edildiklerine cevap veremedi. Tanığa neden olay anında internet kafede olduğu bilinen Anayasayı Koruma Dairesi görevlisi Temme’nin resminin gösterilmediğini de pek yanıtlayamadı.

Akşamüstü Temme’nin bir iş arkadaşı olan Frank Fehling sorgulandı. Fehling olayın birkaç hafta sonrasında yaptığı bir telefon görüşmesinde Eyalet Dairesi yöneticisi Irrgang’a herşeyi anlattığı ve „polisteki gibi kısıtlayıcı şekilde“ ifade vermediği gerekçesiyle Temme’yi övmüştü. Polis konuşmayı dinlemişti ve konuşma böylelikle Temme’ye karşı dosyalar arasına girmişti, ama Temme’nin cinayet hakkında polise söylediğinden daha fazlasını bildiği yönündeki ifadenin önemine rağmen NSU davasıyla ilgili dosyalar arasına girmemişti.

Fehling, Anayasayı Koruma Dairesi yönetiminin ona ve dış şubenin diğer çalışanlarına, Temme’nin tutuklanmasının kısa süre ardından şüpheliler olarak polise karşı ifade vermemeleri yönünde direktif verdiğini anlattı. Temme ile yaptığı telefon görüşmesini başlangıçta şiddetle reddetti. Temme ile konuşmak istememiş, bunu kasten engellemişti. Telefon dinleme tutanaklarından konuşmaların içerikleri kendine okunduğunda da ilk olarak bu açıklamasında ısrar etti. Ama heyet başkanının ısrarla sorması üzerine başkanın bir inkarın daha kabul etmeyeceğini anlayıp böyle bir konuşma gerçekleşmiş olmasının ihtimal dışı olmadığını itiraf etti. Temme’nin Irrgang’la görüşmesinin söz konusu olduğunuysa yine hatırlamadığını öne sürdü.

Aynısı, Fehling’in Temme ile birçok kez soruşturmalar üzerine konuştuğu ve ona gelişmeleri haber vermeye söz verdiği konuşmaların dinlenmesi için de geçerliydi: Müdahil dava temsilcisi avukat Kienzle telefon dinleme tutanaklarını okudu, ama tanık hatırlamadığını, soruşturmalardan hep uzak durduğunu söyledi.

Müdahil davacılar açısından Anayasayı Koruma Dairesi çalışanı Fehling’in cüretkar şekilde yalan söylediği, çünkü Hessen Anayasayı Koruma Dairesi’nin kriminal polisin soruşturmalarına büyük ölçüde mani olduğunu saklamak istediği izlenimi yoğun bir şekilde oluştu.