Günlük arşivler: 18. Kasım 2014

18.11.2014

“İzole grup” miti

Bugünkü duruşmanın ana konusu NSU’nun cinayetlerin sorumluluğunu üstlendiği videonun Frühlingstraße’deki bir bilgisayarda bulunan farklı versiyonlarıydı. Üç versiyon incelendi. İlk ikisi alışıldık Nazi videoları tarzında hazırlanmıştı: Bir Nazi gurubunun müziği eşliğinde NSU logosu, metinler ve fotoğraflar görülüyordu. Enver Şimşek’in ölümü ve Probsteigasse’deki bombalı saldırı konu ediliyordu. Üçüncü video ise “Pembe Panter” videosuydu, daha sonra hazırlanmıştı ve NSU’nun diğer cinayetleriyle ilgiliydi.

Heyet başkanı videoyu hazırlayanların kendilerinin yazdığı metinlere özellikle önem verdi. Örneğin gösterilen her NSU saldırısının ardından tekrarlanan ve kurbanın “Alman ulusunun muhafazasının bizim için ne kadar önemli olduğunu artık öğrendiği” cümlesi. Beate Zschäpe’nin videoların bulunduğu bilgisayara erişimi vardı. Kendisinin videolardaki geçişleri hazırladığına dair, gelecek haftalarda konuşulacak olan somut ipuçları vardı. Yani cinayet serisi ilk cinayetten bu yana planlanmıştu, ama görünen o ki videoyu cinayetlerin kısa süre ardından yayınlamamaya daha sonra karar vermişlerdi. Federal Savcılık bunun ardından müdahil davacıların 6 Kasım 2014 tarihli delil tespiti dilekçeleriyle ilgili görüş bildirdi. Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’nin aranmasına yönelik SMS tutanaklarının da bulunduğu hedef arama dosyalarına üçlünün ortadan kaybolmasının ardından başvurulmamış ve bu dosyalar dava kapsamına dahil edilmemişti, çünkü müdahil davacılar bundan hangi içeriklerin çıkarılacağını yeterince açıklamamıştı. Ama hedef arayan kişiler tanık olarak dinlenebilirdi. Belli ki Thüringen Eyalet Kriminal Dairesi’nin ortadan kaybolan üçlünün Chemnitz’de kaldığı ve onları bulup tutuklamayı çok kolay kılan çok net ipuçları olduğunun (oradaki Blood and Honour ağı tarafından ağırlanma, kullanılan telefon kulübeleri) açığa çıkmaması gerekiyordu. Bu delil talebi dilekçesiyle Chemnitz’deki bir destekçi ağının varlığının kanıtlanmaya devam edilmesi gerekiyordu.

Federal Savcılık’a göre Dortmund’un miltan Nazi çevrelerinden merkezi kişilerin sorgulanmasına yönelik dilekçenin reddedilmesi gerekiyordu, çünkü şu ana kadar toplanan delillere göre NSU’nun Nazi camiasından izole bir grup olarak hareket ettiği ve Dortmundlu Nazilerle işbirliğinin bu nedenle ihtimal dışı olduğu açıktı. Bu argüman özellikle de tanıklardan birinin kullanılan silahlar ve kökenleri hakkında bilgi verebileceğini söylemiş olması ve Dortmundlu “Blood&Honor” çevresinin Chemnitzli destekçilerle ülke çapında birlikte çalışmaları göz önüne alındığında akıl almazdı. Bir yandan Federal Savcılık NSU’nun bir ağa dahil olmasını kanıtlayan delil tespiti taleplerine karşı çıkıyor, diğer yandan dilekçeler NSU’yu bir ağ ile ilişkilendiren bir bağlantı olmadığı gerekçesiyle reddediliyordu.

Federal Savcılık açık şekilde, izole olarak hareket eden üçlü grup tezinin çürütülmesinden korkuyordu. Ama bunu yaparken bu tezin çoktandır çürüdüğünü görmüyor: Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos Chemnitz’de “Blood&Honour” üyeleri ve onların çevresi tarafından ağırlandılar, onlara çeşitli evler verildi ve kimlikler temin edildi, silah ve para sağlandığı da ortada. Nazi dergilerinin hazırlanması ve prodüksiyonuna katıldılar, t-shirtlerin üretimine yardım ettiler. Gayet normal bir yaşam sürüyorlardı; mangal yapmak, bisiklete binmek için buluşuyorlardı. Ama yeraltındaki yaşam başkaydı. Ayrıca NSU’nun yayınlarında çok açık şekilde bir ağdan bahsediliyordu. Her kim burada görülen diğer silahlı grupların izlerini takip etmek istemiyorsa olayların aydınlatılmasını engellemek istiyordu. Yardım eden ve bilgi sahibi olan bir ağ mevcut olduğundan, üçlünün çevresindeki muhbirlerin onların kaldıkları yerler ve eylemleri hakkında rapor vermemiş olmaları kati surette anlaşılamazdı.