NSU’nun gözetlenen yerlere dair notlarıyla ilgili: NSU’nun stratejik planlaması hakkında bilgi edinme imkanı
Bugünün ilk tanığı Juliane Walther’i sorgulamış olan bir polis memurduydu. Walther’in kendisi 26.03.2014 ve 27.03.2014 tarihlerinde Münih’te ifade vermiş, ifadesinde sözde hatırlamadıklarını öne sürmüş ve polis verdiği ifadelerdeki bilgileri de reddetmişti. Tanık bugün bunları tutanakta yazılı olduğu gibi yapmış olduğunu doğruladı.
Wohlleben’in avukatı Klemke tanığa Jena Devlet Güvenliği’nde göstermiş olduğu faaliyetlerle ilgili olarak bir dizi soru sordu. Tanık çok mutsuz bir izlenim verdi, en temel sorulara bile sadece muğlak ve doğru olmayan cevaplar verdi.
Ama Klemke ve müvekkili bununla önemli bir şey ele geçremedi: Çünkü tanığın ifadesi Jenalı Neonazilerin 1990’larda faaliyetlerini büyük çapta polis tarafından kendilerine karışılmadan sürdürebildiklerini ve bunun sebebini gösteriyordu, ama tüm bunların tanık Walther’in 2012 yılındaki sorgusuyla hiçbir ilgisi yoktu.
Ardından Eisenach’taki karavanda bulunan ve Thüringen bölgesine ait şehir planlarıyla taslakları incelemiş olan bir memure geldi. Banka soygunları için yapılmış gözetlemelerin notları konuşudu. Çok sayıda bankanın iç mekanlarına ait, bu şubelerin çok ayrıntılı şekilde gözetlendiklerini gösteren notlar mevcuttu. İçlerinden biri gerçekten de saldırı gerçekleştirilmiş olan bir bankaya aitti.
Kendisi de bir Federal Kriminal Dairesi memuru olan son tanık farklı şehirlere ait haritalar ve adres listelerini incelemişti. Zwickau şehir haritasında saldırı hedefleri görülmese de Münih ve Nürnberg/Erlangen/Fürth haritalarında bu anlamda çeşitli notlar vardı. Nürnberg’le ilgili bir listede 2005 yılında İsmail Yaşar cinayetinin gerçekleştiği yer de el yazısıyla not edilmişti. Bunun yanında Türk ve Müslüman dernekleri, mültecilerin konakladıkları yerler, PDS’den CSU’ya parti merkezleriyle çeşitli silah dernekleri de not edilmişti. Kimi yazılar da yoğun ve kişisel bir gözetlemeye işaret ediyordu (kapı açık, kilit yok, bodruma giriş serbest v.b.).
Hepsi yaklaşık olarak 2004 sonu/2005 yılından olan bu notlar, NSU’nun diğer hedefleri ve planları hakkında bilgi edinilmesini mümkün kıldı: O zamana kadar Türk kökenli küçük işletmeciler öldürülüp “yabancılara” yönelik patlayıcı maddeli saldırılar gerçekleştirilirken, artık bir taraftan mülteciler ve diğer taraftan devlet yani “sistem” temsilcileriyle yeni hedefler ortaya çıkıyordu. Dikkati çeken bir başka şey ise listede ne kadar çok silah dükkanının bulunduğuydu. Oysa ki NSU’nun kendi ihtiyaçları için kullanmak üzere gereğinden fazla silahı vardı ve bunları tespit edildiği kadarıyla, silah dükkanlarından ne satın almış ne çalmış ne de gasp etmişti
Tüm bunlar, Ceska cinayet serisinin ardından atılacak adımın planlanıyor olduğu sonucuna götürüyordu. Farklı şehirlerde aranan hedeflerin çokluğu ve silah dükkanlarının işaretlenmiş olmaları NSU’nun gelecekte başka hücreleri yöneten bir “süper hücre” rolünü oynayacağına inandığını akla yatkın kılıyor. Bu da William Pierce’in “Turner Günlükleri” romanında anlatılanlara benziyor. Romanda “The Order” isimli gizli bir komando merkezi tek tek “hücrelere” saldırı hedeflerini verip ortak eylemleri koordine ediyor.