Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi: Deliller Ralf Wohlleben’e yönelik suçlamaları doğruladı
Ana duruşma bugün yine uzun süren kesintiler ve Wohlleben’in savunmasının mahkeme heyetinin tamamına yönelik verdiği hakimin reddi başvurusuyla başladı. Dilekçe daha çok heyetin 25 Haziran tarihinde verdiği tutukluluk halinin devamı kararına verilen çaresizce bir tepkiydi. Savunma Wohlleben’a karşı tutuklama emrinin kaldırılması ya da ertelenmesi için dilekçe vermişti. Mahkeme verdiği kararla, şu ana kadar toplanan delillerin değerlendirilmesinin ardından Wohlleben’a yönelik suçlamaların (dokuz cinayete iştirak) tamamen doğrulandığını oldukça açık şekilde ifade etti. Ortada hızlandırma teklifine aykırı bir durum veya tutuklama emrinin kaldırılması veya ertelenmesine yol açacak başka durumlar mevcut değildi.
Mahkeme ayrıca red dilekçesiyle ilgili karar verilene kadar davaya devam edilmesine ve ara verilmemesine karar verdi. Dilekçeye yönelik verilecek kararda reddedilen hakimler söz hakkına sahip olmayacaktı. Bu açıdan Wohlleben’in savunmasının dilekçesi bir bumeranga dönüşebilir: Çünkü sonucun Eyalet Yüksek Mahkemesi’nden başka hakimlerin bir kararı olarak heyetin kararını her ihtimalde ahlaki açıdan güçlendirmesi bekleniyor. Wohlleben’in hukuki şikayet hakkını kullanmak üzere Federal Yargıtay’a başvurup başvurmayacağı bilinmiyor. Her ihtimalde böyle bir adım, en yüksek ceza mahkemesinin heyetinin Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin kararını doğrulayıp nihai olarak kesinleştirmesi tehlikesini içeriyor.
Karar sadece Wohlleben’e avukatlarının faaliyetlerinin mahkeme heyeti üzerinde şu ana kadar bir etkisi olmadığını göstermekle kalmayıp Zschäpe’nin savunmasının müvekkillerine karşı ortaya konulan delillerle ilgili sürekli dile getirdiği şüphelerin nihayetinde sadece lafta kalabileceğini de belli ediyor. Heyet, Wohlleben’in savunmasının öne sürdüğü şüpheleri kolaylıkla kendinden uzaklaştırıyor. Böylece Beate Zschäpe’nin işlediği veya iştirak ettiği suçlara yönelik olarak avukatlarının dile getirdiği şüphelerin pek ikna edici olmayarak reddedileceklerini beklemek mümkün.
Öğlen arasının ardından aslında gün boyunca sorgulanması planlanan Thomas Gerlach’ın sorgusuna başlandı. Gerlach Thüringen Nazi camiasının merkezi figürlerinden biri ve hem ülke çapında hem de uluslararası çapta, özellikle de Hammerskins ağındaki rolünden dolayı önemli bir kişilik.
Gerlach duruşmada sürekli tekrarlanan “inkar ve masum gösterme” ilkesine uygun olarak kendini temize çıkarmaya çalıştı. İki yıldan bu yana aktif değildi, ama görüşlerinden vazgeçmemişti. Bir kaç yıl süren bir tutukluluğun ardından şiddetin bir politik mücadele aracı olmadığını anlamıştı. Yoldaşlık ve NPD camiasının tamamı da -özellikle de sanık Wohlleben- bunu savunuyordu. Wohlleben ve Kapke ile 2000 yılı başından bu yana çokça birlikte çalışmışlardı. Freies Netz (Serbest Ağ) gibi bölgeler üstü ağların kurulmasında, farklı kampanyalarda ve “Fest der Völker” (Halkların Festivali) adı verilen etkinlikte birlikte çalışmışlardı. Bu şekilde İsviçre’de, Portekiz’de ve başka ülkelerde bir çok uluslararası bağlantı kurmuştu. Heyet başkanının da ülke çapında Nazi ağları kurulmasını masum göstermeye yönelik bu ifadelerin ardındaki gizli niyeti gördüğü açıkça hissediliyordu.
Thomas Gerlach’ın (sanık Holger Gerlach’la bir akrabalığı yok) özellikle “lidersiz” bir askeri direnişin inşa edilmesi bağlamında kullanılan, Amerikan Nazilerinin icat ettiği ve “Blood and Honour” ile Hammerskins tarafından kullanılan “yoldaşlıklar ve eylem grupları” tabirlerini kullanması niyetini ifşa ediyordu.
Hammerskins üyeleri konuşulurken tanık Gerlach’ın sadece inkar ve masumlaştırmakla yetinmediği ortaya çıktı: Eskiden bir ilişkisi olan tanık Mandy Struck’ın anlattığı şekilde bu örgüte üyeliği sorulduğunda böyle soruları yanıtlamayacağını belirtti. Heyet başkanının böyle yaparsa para cezası veya disiplin hapsine çarptırılabileceğine yönelik net açıklamalarına rağmen bu tavrını sürdürdü. “Kendine verdiği değer” Hammerskins örgütü ile ilgili bilgi vermesine maniydi.
Heyet başkanı Hakim Götzl bu noktada inzibati ceza vermekten vazgeçerek sorguya 16’yı biraz geçerek ara verdi, çünkü Gerlach’ın o ana kadar ifade vermeye hazır olduğu başka konularla ilgili cevaplanmayan kimi sorular vardı. Tanık “Ace” (As) Gerlach’ın yeniden Münih’e gelerek “kendine verdiği değer” uğruna disiplin hapsine girmeye hazır olup olmadığını göstermesi gerekecek.