05.06.2018

Avukat Heer’in mütalaası: Beate Zschäpe neden değerlendirilebilir bir itirafta bulunamadı?

Mahkeme bugünkü duruşmanın başlangıcında iki belge daha okudu ve Ralf Wohlleben’in sabit diskinde bulunan bir propaganda videosunu inceledi. Wohlleben’in savunmasının tanıkların çağrılması için vermiş olduğu dilekçeler yine reddedildi. Savunma buna her zamanki gibi duruşmaya ara verilmesi ya da hakimin reddi için dilekçe vermek yerine tepki vermeyerek aşırttı.

Böylelikle öğlene doğru Zschäpe’nin “eski avukatlarının” mütalaası başlayabildi. Avukat Heer mütalaa için en azından duruşma haftasının tümüne ihtiyaç duyacaklarını duyurdu. Heer “eski avukatların” taleplerini en başından sundu: Sadece Frühlingsstraße’deki kundaklama nedeniyle hafif kundakçılıktan hüküm giyme, aksi takdirde beraat, şu ana kadarki tutukluluk süresini aşmayan bir mahkumiyet cezası ve tutukluluk emrinin hemen kaldırılması.
Heer bunun ardından öncelikle dava hükümlerine karşı gelindiğini iddia ettiği noktaları ayrıntılı şekilde açıklayarak başladı. Bu noktalar halihazırda duruşma sürecinde delillere yönelik itirazlar ve takipsizlik istem dilekçeleriyle konu edilmişti: Medyanın, kamuoyunun ve politikacıların peşin hükümlülüğü, Zschäpe’nin büyükannesini ziyarete giderken yüksek rütbeli bir Federal Kriminal Dairesi memuru tarafından hileli bir şekilde sorgulanması ve diğerleri.
Heer bu konuları ele almakta tamamen haklı ve bunlar polis ve adalet makamlarının gündelik pratiklerinde ceza muhakemeleri usülü kanunundaki sanık haklarına pek de önem vermediklerini gösteriyor. Ancak delillerin net şekilde ortaya koyduklarının ardından bu eksiklikler Zschäpe’ye pek bir yarar sağlamayacak. Heer’in sunumu ne mahkemeyi, ne taş kesmiş şekilde önüne bakan Zschäpe’yi ne de diğer dinleyicileri etkilemedi.

Zschäpe’nin eski avukatlarının müvekkillerinin görünür iradesine ve ifadelerine karşı bir mütalaada bulunmayı kendileri ve dünya karşısında nasıl haklı çıkaracaklarına dair asıl problemleriniyse Heer biraz absürt bir şekilde çözdü: Ne Zschäpe’nin teslim olması ve büyükannesine giderkenki eski ifadeleri ne de kendisi tarafından seçilmiş avukatları tarafından esas duruşmada okunan açıklamaları, verilecek hükümde değerlendirilmezlerdi, çünkü seçimiş avukatlar Borchert ve Grasl, deliller hakkında yeterince bilgi sahbi değildiler. Çünkü Zschäpe’nin kendisi bu delilleri analiz edebileck durumda değildi ve açıklamaları da yanılgılara dayanıyordu. Kamuoyu ve mahkeme Zschäpe’yi eski avukatlarının yanlış bir stratejiye sahip olduğu ve Borchert ve Grasl ile yeni bir stratejiye geçmesinin gerektiği konusunda kandırmışlardı. Mahkeme Zschäpe ve eski avukatlarının arasını planlı bir şekilde açmıştı.

Heer’in mütalaası sırasında avukatın burada müvekkilinin hukuki pozisyonundan ziyade kendi avukatlık şeklini savunduğu belli oldu. Heer, kendisinin bunu resmi bir mektupla “yasaklamış” olmasına rağmen Federal Kriminal Dairesi’nin müvekkilini konuşturmuş olduğu için, mahkeme dilekçelerini kabul etmediği için, Zschäpe yeni avukatları tarafından absürd bir açıklamayla Heer’in ukala Ceza Muhakemeleri Usülü tefsirleriyle yaptığından daha iyi temsil edileceğini düşündüğü için kendini mağdur hissediyordu.

Heer, argümanlarıyla müvekkilinin karar verme yetkisini tamamen elinden aldığının, kısmen itiraf niteliği taşıyan bir açıklamada bulunma kararı verme hakkını onun elinden aldığının farkında değil gibi görünüyordu. Belli ki bir sanığın otonomisi ve özgürlüğünün, makul olmayan şekilde davranma hakkını da kapsadığını anlamıyordu. Kendisi ve meslektaşlarının örneğin Zschäpe’ye susmasının onun için en iyi seçenek olduğunu neden açıklayamamış oldukları konusunda kendinden şüphe ettiğine dair bir ize Heer’in mütalaasında şu ana kadar rastlanmadı.