Yazar arşivleri: admin

15.09.2015

Dosya imha etmek eskidendi – Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi’ndeki dosyalar şaşırtıcı şekilde çoğaldı

Bugünün tek tanığı olarak, müdahil davacıların dilekçesi üzerine Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi eski çalışanı Jürgen Zweigert çağrılmıştı. Zweigert 1997 yılından 2000 yılına kadar “Hagel” kod aldı Marcel Degner’den sorumlu kişileren biriydi. 2000 yılında kimliği açığa çıkana kadar “Blood and Honour” Thüringen’in başkanı ve B & H Almanya’nın saymanı olan Degner, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde verdiği ifadede Anayasayı Koruma Dairesi’nde çalışmış veya oradan herhangi bir para almış olduğunu ısrarla reddetmişti (bkz. 11.03.2015 ve 20.05.2015 tarihli bloglar). Okumaya devam et

03.09.2015

Nazi tanık hasta olduğunu bildirdi

Mario Brehme’nin sorgusuna bugün devam edilmesi planlanıyordu, ama
Brehme hasta olduğunu bildirip duruşmaya gelmediğinden bu
gerçekleştirilemedi.

Ardından Jena Silah Arkadaşlığı’nın tutuklu olan Chemnitzli Nazilere
yazmış olduğu mektuplar ve diğer belgeler okundu.

Duruşmaya 15 Eylül’de devam edilecek.

02.09.2015

Yaz tatili sona erdi ve Ralf Wohlleben’in avukatı kamu tanığına karşı atağa geçti

Yaz tatili sonrasındaki ilk duruşma günü sıradan geçti. İlk olarak, şu ana kadar yapılmış olan soruşturmalara göre Beate Zschäpe’yi 16.6.2011 günü sabahın erken saatlerinde, diğer sanık Gerlach’dan bir pasaport teslim almak üzere Aşağı Saksonya’daki Haste’ye doğru yola çıkmak üzere geldiği tren istasyonuna götürmüş olan bir taksi şoförü sorgulandı. Ancak tanığın hatırladıkları, polise vermiş olduğu ifadenin kaydında bulunan bilgilerle örtüşmüyordu. Tanık şimdi Zschäpe’yi istasyona götürmüş olduğunu, bunun kısa süre ardından onu, Böhnhardt’ı ve Mundlos’u Frühlingsstraße’ye geri götürmüş olduğunu söyledi. O zamanki sorguyu gerçekleştirmiş olan polislerin vereceği ifade olaya açıklık getirecek mi göreceğiz.

Ardından 29.4.2015 ve 20.07.2015 tarihlerinde ifade vermiş olan bir tanığın sorgusuna devam edildi. Okumaya devam et

04.08.2015

Eylül 2016’ya kadarki yeni duruşma tarihleri ve cinayet tabancası Ceska’nın teslimat zinciriyle ilgili

Duruşma gününün başında mahkeme, 2016 Eylül ayının başlangıcına kadar yeni esas duruşma tarihlerinin belirlenmesinin „öngörüldüğünü“ duyurdu. Planlanan esas duruşma tarihlerinin listesi, haftada üç gün duruşma görülmesi hedefine uyulacağını gösteriyor. Duruşma sıklığının haftada iki güne indirilmesi ve Zschäpe’nin savunmasının çıkardığı sorunlar, yaz tatilinden önceki haftalarda delillerin toplanmasının yavaşlamasna neden oldu. Yaz tatili sırasında sanıkların fiziksel ve ruhsal durumlarıyla ilgili olarak hazırlanacak yeni bir bilirkişi raporunun neleri göstereceğini göreceğiz. Bilirkişi yeniden haftada sadece iki gün duruşma görülmesini önerirse bu durum davanın süresini belirgin şekilde uzatacak. Ancak aralarında özellikle NSU’nun ağının da olduğu kimi konular aydınlatılmayı bekliyorlar ve bu konularda azımsanmayacak ölçüde bir delil tespiti gerekli olacak.

Günün tek tanığı olarak, tanık Germann’ın karısının Bern polisi tarafından sorgulanması sırasında görevli olan İsviçreli bir polis sorgulandı. İscviçreli polis tanığın, kocasının içinde silahların olduğu paketi teslim aldığını ve açmadan Hans-Ulrich Müller’e ilettiğini kendisine bir kez daha doğrulamış olduğunu onayladı. İddianameye göre Ceska Hans-Ulrich Müller ile Thüringen’e ve oradan da başka kişiler üzerinden sanıklar Wohlleben ve Schultze’ye ulaşmıştı.
Tanık özellikle de soruşturma dosyalarında bulunan sorgu tutanağının, İsviçre’de belli ki olağan olduğu üzere hep birlikte bilgisayarda hazırlandığını, bu nedenle tanığın ifadelerinin somut şekilde formüle edilmesinde etkisi olduğunu ve tutanağı gözlemleyip kontrol ettiğini doğruladı. Polis, tanığın kocasının kendisine „içinde silah olan paketi, açmadan onlarla Almanya’da cinayet işlensin diye Bay Müller’e iletmiş olduğunu“ söylemiş olduğunu doğruladı. Böylelikle Wohlleben’in savunmasının, cinayet silahı Ceska 83’ün teslimat yolu konusunda şüphe uyandırma çabalarından biri daha başarısızlığa uğradı.

Davaya 2 Eylül’den itibaren devam edilecek.

03.08.2015

Müdahil davacılar Anayasayı Koruma Dairesi’nin imha ettiği dosyaları görmek istiyor

Mahkeme bugünkü duruşmanın öncesinde Beate Zschäpe’nin, avukatlarının görevden alınması için yeniden verdiği dilekçeleri reddetmişti. Bununla birlikte davanın „patlayabileceği“ ya da Zschäpe’nin artık ifade vereceği gibi spekülasyonların dayanaksız olduğu bir kez daha anlaşıldı. Yaz tatili öncesi sondan ikinci duruşma, olağan şeylerle geçti. Bugün ifade vermesi için çağrılan ve Jena Yoldaşlığı’nın eski bir üyesi olan tanık gelmeyerek mahkemeye bir doktor raporu yolladı.

Müdahil davacılarsa Anayasayı Koruma Dairesi’nin NSU’nun açığa çıkmasının ardından yok ettiği, ama aradan geçen süre içerisinde büyük oranda yeniden eski haline getirilen dosyaların dava kapsamında incelenebilmesi için detaylı bir dilekçe verdi. Okumaya devam et

29.07.2015

Brandenburg’lu muhbir yöneticisi: Olayları aydınlatmak yerine gerçeği gizlemek

Senelerce Brandenburg Nazi kadrosunun ve muhbir Carsten Szczepanski’nin muhbir yöneticiliğini yapmış olan Brandenburg’lu „Anayasayı Koruma Dairesi çalışanı“ Reiner Görlitz’in sorgusunun devamı büyük bir rezalete sahne oldu (tanığın son sorgusu için bkz. 01.07.2015) Görlitz yine kapşonu ve peruğuyla yüzünü dava katılımcılarından saklamaya çalıştı.

Daha en başlarda muhbir Toni Stadler ile ilgili bir soruyu yanıtlamadı ve sınırlı ifade vermeyi reddetme hakkına işaret etti. Bunun yerine ifadesine hazırlanmak için çok sayıda dosyayı incelemiş olduğunu söyledi. Bu hayret uyandırıcıydı, çünkü Szczepanski ile işbirliğine dair 01.07.20015’te anlattığı anıları bir A4 kağıda sığacak kadar kısaydı.

Tek tek sorular sırasında bir kağıt tomarının sayfalarını karıştırarak soru üzerine bunların ifadesine hazırlık amacıyla hazırlamış olduğu belgeler ve kopyaları olduğunu söyledi. Müdahil davacıların bu belgeleri mahkemeye teslim etme talebini reddetti. Bunun ardından tanığın vekili ile tuhaf bir tartışma başladı. Tanık vekili klasörün içeriğiyle ilgili kısmen çelişkili çeşitli açıklamalar yapıyordu. Heyet başkanı hakim sonunda oldukça emin bir şekilde belgelerin mahkemeye teslim edilmesi gerektiğini, Brandenburg İç İşleri Bakanlığı belgelerin mahkeme tarafından değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine karar verene kadar orada saklanmaları gerektiğini söyledi. Verilen uzunca sorgu arası esnasında bir polis memuresi sahte kimliklerle ilgili değerlendirmelerini anlatmaya devam etti (sorgusunun başlangıcı için bkz. 15.07.2015 tarihli blog). Ardından heyet başkanı Brandenburg İçişleri Bakanlığı’nın önerisini kabul ettiğini, dosyaların mahkemede kalacağını ve Bakanlığın dosyalara yasak gelip gelmeyeceğini denetleyeceğini bildirdi. Yani Görlitz’in en az bir kez daha Münih’e gelmesi gerekecek.

Bakanlık en yüksek merci olarak bu belgelerin içeriğinin açığa çıkmasının Federal Cumhuriyet’e veya eyaletlerinden birine zarar vereceğini açıkladğı taktirde dosyalara yasak gelebilir. Muhbir Szczepanski’ni, NSU’nun bir „Blood & Honour“ üyesi aracılığıyla olası silah satışlarıyla ve Böhnhardt, Zschäpe ve Mundlos’un Chemnitz’de kalmaları ve işledikleri banka soygunlarıyla ilgili raporlarının süreç için önem taşımaları ve Szczepanski ve muhbir yöneticilerinin şu ana kadar bunları hatırlamadıklarını öne sürmeleri göz önüne alındığında bu dosyalara yasak gelmesi olayların aydınlatılmasının açıkça reddedilmesi anlamına gelir. Böylesi bir engel her ihtimalde devlete zarar verir. Ama çok daha önemli olan tanığın kendisini ifadesine hazırladığı klasörleri davada kullanmak olurdu: Bunlar mahkemeye hala iletilmedi.

28.07.2015

Yalan ve Masum Gösterma Çabaları XV – Thüringen’in 90’lardaki şiddetsiz Nazi camiası

Bugünkü duruşmanın tamamı 90’lı yılların başlarından itibaren Genç Nasyonal Demokratlar, NPD ve Thüringen Vatan Koruma’da aktif olan bir tanığın sorgusuna ayrıldı. Tanık bugüne kadar sorgulanamamıştı. Bunun nedeni muhtemelen 10 yldır Kuveyt’te yaşıyor olmasıydu. Wohlleben’in savunmasının bir delilt tespiti dileçesi üzerine çağrılmıştı. Tanığın, Wohlleben’in Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’u desteklediğine yönelik suçlamaları çürütmesi gerekiyordu.

Tanığın ifadesi delillerin toplanması adına hiçbir önemli bilgi sağlamadı. Nazi ideolojisi ve terminolojisiyle hala ilgisi olduğu belli olan tanık, Zschäpe ve Wohlleben’i aklamaya çabalasa da bu sırada gerçekleri keyfi şekilde çarpıttığı hemen belli oldu. Nazi camiası ve Zschäpe ile Wohlleben’in rolüyle ilgili uydurduğu hikayelerde sıklıkla Neo-Nasyonal Sosyalist ideolojinin apaçık reklamını yaptı. Okumaya devam et

21.07.2015

Zschäpe’nin savunması oyunlarına devam ediyor. Ve André Eminger’in üçlüyle yakınlığı hakkında bilgiler

Bugünkü duruşma bir kez daha oynanan oyunlarla başladı: Heyet başkanı, dün oturma düzeni ile ilgili olarak verilen dilekçeye dair karar vermesi gerekiyor mu, yoksa savunma kendi arasında anlaşabilir mi diye sordu. Avukat Heer kendinden beklenen cevabı verdi: Buna aslında hazırdı, ama Zschäpe kendisine karşı başka bir görevden muafiyet dilekçesi vermiş olduğundan bu konu artık güncel bir konu olmayabilirdi. Avukat Grasel buna tepki göstererek oturma düzeniyle ilgili dilekçeyi izah etti: Heer’in şimdi Zschäpe’den bir koltuk daha uzakta oturması gerekiyordu. Öyle de yapıldı ve ilk tanık geldiğinde saat 10:15 olmuştu. Normalde hızlandırma prensibi konusunda o kadar ısrarcı olan savunma, çocukça kavgasıyla bir kez daha orada bulunan herkesin zamanını harcadı. Şu ana kadar tüm katılımcıların bilgisine sunulmamış olan ve Heer’in görevden alınması için verilen dilekçe ile ilgili olarak mahkeme esas duruşmanın dışında karar verecek.

Bugünün ilk tanığı, NSU DVD’sini ve örgütün 2001 yılında başka Nazilere yolladığı NSU mektubunu incelemiş olan bir Federal Kriminal Dairesi memuresiydi. Ancak FKD’de sıklıkla olduğu üzere sadece başka meslektaşlarının bilgilerini özetlemişti ve anlatacak yeni bir şeyi yoktu. Yine başka memurların bildiklerini biraraya getirerek Beate Zschäpe’nin 2011 yazında Holger Gerlach için çıkartılan pasaportu teslim almak üzere Niedersachsen’a yapmış olduğu yolculukla ilgili (bkz. 14.07.2015 tarihli blog) bilgi verdi.

Kendisi ayrıca Frühlingstrasse’de bulunan bir DVD’yi incelenmişti. Bu DVD André Eminger’e ait olabilirdi, çünkü içerisinde Eminger’in bilgisayarında da bulunan çeşitli Nazi kitapları vardı. Rudolf Hess’in resmi ve NSU’yu hatırlatan “Daha bitmedi, yine geleceğiz” sloganının olduğu ve bir fotoğraf editleme programıyla hazırlanmış bir belge de vardı. DVD böylece sadece Eminger’in üçlü ile yakın bir şahsi bağa sahip olduğunu göstermekle kalmıyordu; bu slogan sanığın NSU’nun ideolojisi ve eylemleri ile kabul ettiğinden daha yakın bir bağı olduğunu da gösteriyordu.

İfade sırasında Federal Savcılık ve Federal Kriminal Dairesi’nin ölen muhbir Thomas Richter’de (Corelli takma adlı) bulunan “NSU-NSDAP” CD’si ile ilgili bir “dava takibi” de yürütmüş olduğu ortaya çıktı. (bkz. 29.04.2014 tarihli blog).

Ardından, 1996/1997 yıllarından bir davada Jena’da bulunan çeşitli bomba ve sahte bombalar nedeniyle üçlü, Wohlleben ve Kapke ile birlikte yargılanan Henning H. geldi. Onun evinde kendisinin yapmış olduğu bir borulu bomba bulunmuştu. -Çivi ve vidalarla dolu !- bu bombanın yılbaşı eğlencesi olduğunu iddia etmişti. O zamanlar 29 yaşındaydı, onu yeni yıla girerken bir gençlik kulübünde ateşlemek istemişti. Ama soruşturmalar da Zschäpe, Mundlos, Böhnhardt ve Wohlleben ile olan kontağı konusunda somut ipuçları sağlamamıştı. Ancak H., Nazi dükkanı Madley’s’in sahipleri Liebau ve Schultz ile yakındı ve onlarla çok kez Chemnitz’deki Nazi konserlerine gitmişti. Yanında bulunan kişileri hatırlamamasına gerekçe olarak vurguladığı üzere, her defasında çok sarhoş oluyordu.

Beklendiği üzere sorgusu bugün pek yeni bir şey ortaya çıkarmadı, daha önce verdiği bilgileri tekrarladı. Bunların arkasında daha fazlası mı var, yoksa H. gerçekten de tesadüfen bir borulu bomba imal etmiş olan sağcı bir alkolikten ötesi değil mi sorusunun cevabınını öğrenmek, hem 1990’lar hem de 2011 sonrasındaki isteksiz soruşturmaların sonrasında bugün artık pek mümkün değil.

20.07.2015

Mahkemenin atamış olduğu savunma üçlüsü, herhangi bir sebep göstermeden istifa dilekçesi verdi.

Bugünkü duruşma mahkeme tarafından atanmış üç avukat Heer, Stahl ve Sturm’un savunma görevinden ayrılmak üzere verdikleri dilekçeyle başladı. Bu dilekçeler, sadece görevden muafiyet için “önemli sebepler” bulunduğunda dair bir avukat temini ile gerekçelendirildiler. Avukatlar susma yükümlülüğünden dolayı daha fazla açıklamada bulunamadıklarını, Zschäpe’ye de üç avukatı görevlerinden muaf tutmasının önerilmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlardı. Avukat Sturm, Zschäpe’nin bu sebepleri “kısmen” bildiğini söyledi. Çok sayıda ara, görüş bildirme ve açıklamaların sonrasında heyet başkanı hakim, dilekçeleri reddetti.

Dilekçenin bu şekilde amacına ulaşması mümkün değildi, çünkü bir gerekçe içermiyordu. Avukatların teminleri yeterli değildi: Hukuki bir değerlendirmenin (önemli sebeplerin mevcut olması gibi) avukatlar tarafından temin edilip edilemeyeceği bile fazlasıyla şüpheliydi. Bunun da ötesinde üç avukatın daha birkaç hafta önce, Zschäpe’nin kendisi avukat Sturm’un görevinden alınması için dilekçe verdiğinde, neden onlara göre görevden alınma için bir sebep olmadığını ayrıntılı şekilde açıklamışlardı.

Dilekçe sadece, Zschäpe’nin Sturm’un görevine son verilmesi için verdiği dilekçeyle ilgili yakışıksız oyunun ardından en azından Heer, Stahl ve Sturm’un kalan itibarlarını kurtarmak için mi verildi, yoksa gerçekten de savunmadan ayrılmak mı istiyorlar bilinmiyor. Kesin olan üçünün de dilekçeleri başarıya ulaşamasın diye her şeyi yapmış oldukları. Özellikle de Heer çok ileri gitti: Dilekçesinde heyet başkanı hakimi, kendisini defalarce “böyle koşulların ortaya çıkacağı” konusunda uyarmış olmakla ve bu uyarıların “hiçe sayılmasıyla” suçladı. Ama, bu konuşmaların susma yükümlülüğüne tabi olmasının pek mümkün olamayacağının açık şekilde ifade edilmesi üzerine bile bu şifreli suçlamayı herhangi bir şekilde açıklamaktan kaçındı. Yeni ve dördüncü avukat Grasel, Zschäpe’nin başka bir açıklamada bulunmayacağını, yani ona göre mahkemenin dilekçeleri reddedebilmesi için gerekli olanı yapmış olduğunu belirtti.

Heyet başkanı, öğle arasının ardından en çok da avukat Heer’in çelişkili tutumuna tepki göstererek üç avukatın mahkemeyle yaptığı birçok konuşmayı kısaca özetledi: Konuşulanlar arasında üç kişiyken müvekkillerine „sınır koymanın“ hala mümkün olduğunu, bunun artık mümkün olmadığını, dördüncü bir avukatın atanmasının müvekkillerinin başka görevden alınma dilekçeleri vermesine neden olabileceği de vardı. Böylesi gizli konuşmalar hakkında verilen bilgiler, tabii ki üçlünün dilekçelerinde öne sürdüklerinin savunma anlayışıyla hiçbir şekilde bir araya gelemeyeceğini gösteriyordu. Bu bir yana, avukatların susma yükümlülüğüne de açıkça uyulmuyordu. Grasel de bu bilgilerin Zschäpe’de „yabancılaşmaya“ yol açtığını söyledi.
Grasel müvekkilinin bu sabah yazlı şekilde verdiği bir dilekçeden bahsetti: Dilekçede müvekkili mahkemenin savumanın oturma düzeniyle ilgili bir karar vermesini talep ediyordu, çünkü avukay Heer hakim kürsüsünün hemenyanındaki yerinden vazgeçmek istemiyordu.
Heyet başkanının dilekçeyi reddetme gerekçesi de oldukça kısaydı. Karara göre Heer, Stahl ve Sturm davada kaldılar. Tüm bunların sonunda, şu anda davanın „patlamasından“, yani durdurulup yeniden başlanmasından korkulması için bir neden yok.

Son olarak akşamüstünün geç saatlerinde, 29.04.2015‘te sorgulanmaya başlanmış olan bir tanığın sorgusuna devam edildi. Sorgu, bu duruşma gününde davayı sürdürebilmek adına az çok formalite icabı gerçekleşti ve kısa süre sonra tekrar ara verildi. Tanığın bir kez daha gelmesi gerekecek. Zschäpe’nin savunmasının yer yer çocukça bir hal alan söz dalaşının ardından, 1996/1998 yıllarında Mundlos, Böhnhardt, Zschäpe ve Wohlleben’e yalan tanıklık etmiş olan bu tanığın bir sözü, bu davada aslında önemli olanın ne olduğunu ortaya koydu: “Hepsini itiraf ettim, bunun doğru olmadığını…Ve nihayetinde sözkonusu olan ödlek cinayetler, vahşi banka soygunları.”

15.07.2015

Utanmaz, daha da utanmaz, Mario Brehme

Bu sabah mahkeme farklı konularla ilgili olarak üç tanığı dinledi: İlk olarak Chemnitz’de Wolgograder Allee 76 adresinde yaşayan annesini ziyaret ettiği zamanlarda apartmanda birçok kez Beate Zschäpe’ye rastlamış olan bir Chemnitzli ifade verdi. Üçlü, ortadan kaybolmalarının çok kısa bir süre ardından André Eminger’in aracılığı üzerine bu binada kalmaya başlamıştı. Tanık, annesinin yeni kiracıların gürültü yapmasından, Nazi şarkıları söylemelerinden ve balkondan sigara izmariti atmalarından şikayetçi olduğunu anlattı. 2011 sonrasında Beate Zschäpe olarak teşhis ettiği kadınla konuşmuş ve kadın onu azarlamıştı.

Ardından Thüringen Vatan Koruma’nın gelişimiyle ilgili çok sayıda kayıt tutmuş olan bir polis memuru geldi. Sorgusunun başlangıcında açık sözlü bir şekilde sadece „ev ödevi şeklinde“ Anayasayı Koruma ve Devlet Güvenlik Daireleri’nin yazılı raporlarını özetlemiş olduğunu, yani Okumaya devam et