08.10.2015

Bir bardak suda koparılan “fırtına” – Wohlleben’in savunması Zschäpe’nin avukatlarını birbirlerine düşürüyor

Sanık Zschäpe’nin dün, zorunlu avukatları Heer, Stahl ve Sturm’un hakimlerin resmi bir açıklamada bulunmaları için verdikleri dilekçeyi haberi olmadığı gerekçesiyle sabote etmesinin ardından Wohlleben’in savunması bugün ikinci bir hamlede bulundu. Wohlleben, Zschäpe’nin avukatlarının verdiği dilekçeye katılarak resmi açıklamalar aracılığıyla hakimlerin reddedilip reddedilemeyeceğini görmek istedi. Bunun dışında -ki bugünkü dilekçenin asıl kilit noktası bu- esas duruşmanın hemen durdurulması isteniyordu. Yani şimdi duruşmaya son verilip daha sonra tamamen başlanması gerekiyordu. Mahkeme heyetinin o zaman kadar sanık Zschäpe’ye uygun bir savunma sağlaması ve Wohlleben’in tutukluluk haline son verilmesi isteniyordu.

Dilekçenin merkezinde Zschäpe’nin, en geç Stahl, Sturm ve Heer’in görevine son verilmesi için 20.07.2015 tarihinde verdiği dilekçeden bu yana usülüne uygun şekilde savunulmadığı iddiası var: Zschäpe’nin Heer, Stahl ve Sturm’la konuşmak istememesi etkili bir savunmayı imkansız kılıyor. Mahkemenin atadığı yeni avukat Grasel’in, “eski avukatlardan” şu ana kadarki duruşma günlerinin notlarını almadığı , dosyları kısa sürede tamamen inceleyemediği ve bu yüzden müvekkilini uygun şekilde savunamadığı belirtiliyor. Zschäpe’nin bu sebeplerden dolayı etkisiz olan savunması Wohlleben’in savunmasını da etkiliyor: Zschäpe’nin daha etkili şekilde savunulması durumunda Wohlleben’in davadaki durumunun da iyileşebilmesi ihtimali mevcut.

Bundan tamamen bağımsız olarak Zschäpe’nin savunmasının durumunun nedeni Sturm, Stahl ve Heer ile iletişim kurmayı reddeden ve Grasel’e de gerekli talimatları verdiği anlaşılan sanığın kendi yıkıcı tutumu: Tabii ki ceza muhakemeleri usulü kanunu bir sanığın özellikle kalifiye bir avukat tarafından savunulmasını ön görmüyor. Davayı durdurma talebinde bulunarak başka bir savunmanın kedi müvekkilini aklama ihtimaline yol açmak tabii ki oldukça rezil bir durum.

Wohlleben’in savunmasının böyle davranabilmesinin tek sebebi bir yandan Sturm, Stahl ve Heer’in diğer yandan da Grasel’in kamuya açık esas duruşmada sürekli birbirlerini suçlayıp yeterince işbirliğinde bulunmamaları. Zschäpe de avukatlar arasındaki anlaşmazlığı kızıştırmaya devam etmek için bu durumdan yararlanıyor: Dün avukatlarının dilekçesine karşı gelirken bugün Grasel’e Wohlleben’in savunmasının dilekçesine katıldığını açıklatıyor.

Dilekçeye gösterilen ikinci sebep, yani hakimin bir müdahil davaya yanlış izin vermesi nedeniyle reddi olasılığı da daha baştan başarısızlığa uğramaya mahkum: Mahkeme Heyeti “Meral Keskin”in müdahil davacılığı konusunda yeterince özenli çalışmamış olsa bile buradan karar veren hakimlerin sanığın suçlanmasına yönelik bir peşin hükümle hareket ettikleri sonucu kısmen de olsa çıkarılamaz. Ve sadece böylesi bir peşin hükümlülük hakimin taraflılık halinden reddine gerekçe oluşturabilir.

Bu açıdan bakıldığında hem dünkü hem de bugünkü dilekçeler, savunmanın delillerin giderek daha da aleyhlerine işlemesi nedeniyle mahkemeyi hata yapmaya provoke etme, Zschäpe’nin savunmasının durumunu çarpıtarak temyiz için sebep oluşturma çabalarından başka bir şey değil.

Basındaki kimi spontane tepkilerin aksine belli olan bir şey var: Beate Zschäpe usülüne uygun şekilde savunuluyor, dava “patlamayacak”. Mahkemenin önümüzdeki Salı günü uzun sürüncemeler olmaksızın yeniden delillerle ilgilenmesini umuyoruz. Öyle olursa özellikle Zwickau’daki NSU evinde bulunan ve cinayetlerle saldırıların yanı sıra diğer olası saldırı noktalarının gözetlenmelerini de belgeleyen haritalar görüşülecek.