09.12.2015

Kuru Gürültü – Beate Zschaepe’nin ifadesi

Zschäpe’nin avukatı Grasel’in bugün okuduğu ve müvekkilinin NSU’nun işlediği suçlarla hiçbir ilgisinin olmadığını öne sürdüğü açıklama inandırıcılıktan tamamen uzaktı. Bu nedenle “eski avukatları” Heer, Stahl ve Sturm’un belirtmiş olduğu gibi “davasal bir intihar” olduğu kendiliğinden belli oldu ve önümüzdeki haftalarda iyice anlaşılacak.

Bu nedenle esasen iki konuya odaklanmak istiyoruz:

“Mundlos ve Böhnhardt’ın işledikleri suçlara yönelik sözde “özürü” kabul etmiyorum: Bu bir yüzsüzlük, hele ki sorularımızın hiçbirini yanıtlamayacağını duyurduğu göz önüne alınırsa.”

NSU’nun 2004 yılında Dortmund’da öldürdüğü Mehmet Kubaşık’ın kızı Gamze Kubaşık, Zschäpe’nin ifadesine olan tepkisini böyle özetledi. Çünkü Zschäpe’nin açıklaması -ve Zschäpe ve avukatlarının bunu iletiş şekilleri- pek çok yönden çizgiyi aşıyor ve kurbanları alaya alıyor.

Zschäpe ve avukatları ilk olarak açıklamanın tarihini son ana kadar gizli tutmaya çalışarak müdahil davacılardan mümkün olduğunca kimsenin gelmemesine çalıştılar (bkz. 10.11.2015 tarihli bog). Ardından açıklamayı mahkeme tarafından okunmasının öncesinde diğer avukatlara ve Savcılığa dağıtıp müdahil davacılar ve avukatlarına dağıtmadılar. Buna ilaveyen sadece mahkemenin değil savunmanın sorularının da cevaplanacağını, ama müdahil avukatların -ve açıkça ifade edildiği üzere müdahil davacıların kendilerinin de- sorularının cevaplanmayacağını duyurdular.

Zschäpe bunun ardından gerçeklerden tamamen uzak, planlanmış ve kimi yerlerinden kendine acımanın aktığı bir açıklama yaptı. Tüm banka soygunlarında tarih ve adresleri detaylı şekilde belirtti, ama çoğu cinayet kurbanının adını bile anmaya gerek görmedi. Ve sonunda “ahlaki sorumluluğu” için “özür” dileme cüretini gösterdi. Bu acınası çabanın müdahil davacılar tarafından reddedilmesi şaşırtıcı değil.

“Tüm kardeşler sustuğunda”

Bu özellikle de duyduğunu iddia ettiği sorumluluktan hiçbir sonuç çıkarmadığı için böyle. Çünkü müdahil davacılar doğal olarak başka kimin NSU ağına dahil olduğunu, NSU’yu işlediği suçlarda kimlerin desteklediğini vs. bilmek istiyorlar. Ama Zschäpe açıklamasında bu konular hakkında tek bir kelime bile etmedi.

Tüm NSU destekçilerini korumaya devam ederek son ana kadar Mundlos ve Böhnhardt’ın en yakın çevresinde bulunan sanık Eminger’in oynadığı role dair hiçbir şey söylemedi. “Jena Silah Arkadaşlığı” çevresinden çok sayıda Nazi ve üçlüye ortadan kaybolmalarında yardım eden “Blood and Honour” Chemnitz hakkında hiçbir şey söylemedi, üstelik bu konular hakkında çok kesin bilgiler verebileceği halde. İki istisna: Thüringen Vatan Koruma’nın başı olduğunu söylediği Tino Brandt’ı zan altında bıraktı. Brandt’ın muhbir olduğu ortaya çıkmıştı ve mahkemede verdiği ifadesinde “Jenalıları” ağır şekilde zan altında bırakmıştı. Bunun dışında bir de Thomas Starke’nin Jena’daki garajda bulunan borulu bombalar için patlayıcı bulmuş olduğunu söyledi. Ama bunu Starke’nin kendisi de polise bildirmişti.

Belli ki Beate Zschäpe için de Silahlı SS’in sadakat şarkısındaki “Tüm erkek (ve kız) kardeşler susuyor” cümlesi geçerli. Uzun açıklamalar okuttuğunda bile. Wohleben’in savunması açıklamanın yapılacağı duyurulduğunda Wohlleben’in “idealerine ve politik görüşlerine sadık kalmış olduğunu ve gelecekte de sadık kalacağını” söylemişlerdi. Bugünkü açıklamasıyla Zschäpe bunun kendisi için de geçerli olduğunu, onun için de “silah arkadaşları”na bağlılığın NSU’nun işlediği suçların kurbanlarından dilediği iki yüzlü özürden daha önemli olduğunu gösterdi.