25.07.2017

Federal Savcılık son kez söz aldı: „İzin verilmeyen şeylerin yapılması mümkün olmadığı için“

Ve bugünkü son konuşmanın eksiksiz belgesi

Bugünkü duruşma beklendiği gibi başladı ve ardından oldukça şaşırtıcı şekilde Federal Savcılığın son konuşmasına başlandı. Heyet, ilk olarak Federal Başavcılığın son konuşmasının kaydedilmeyeceğini veya normalde mahkemede teşvik edildiği üzere herhangi bir şekilde tutanak altına alınmayacağını duyurdu. Savunma uzunca bir ara verilmesini talep etti ama daha sonra dilekçe vermedi. Belli ki yeni bir anlamsız red dilekçesi vermektenvvazgeçti ve bunun yerine yaz tatilinde Federal Başsavcılığın argümanlarına vereceği karşılığa hazırlanmanın avantajını tercih etti.

Bunun ardından ilk olarak Federal Savcı Dr. Diemer son konuşma için söz aldı ve daha ilk dakikalarda Federal Yargıtaydaki iki başsavcısının, Greger ve Weingarten’ın ayrıntılı açıklamaları için açık şekilde ayırmış olduğu hukuki ve politik alanın sınırlarını çizdi. Bugün başlayan konuşmanın esasları Diemer’den yapılan aşağıdaki alıntılarla özetlenebilir:

• Devlet makamlarından yetkililerin olaylara cezayı gerektirici bir şekilde karışmış olduklarına dair bir dayanak yok. Bu dayanaklar bulunsaydı kanunların öngördüğü şekilde açıklığa kavuşturulurlardı.

• Daha geniş bir destekçi çevresinin soruşturulması, ilgili dayanakların mevcudiyetinde başka soruşturmaların görevidir. Bu, bu davanın görevi değildir, çünkü dava konusu iddianemede belirtilen suçlarla önceden belirtilmişti.

• Aksini iddia etmek kurbanları ve halkı tedirgin eder.

• Kapsamlı deliller, Federal Başsavcılığın iddianamesini tüm beş sanık açısından tün noktalarda hem objektif hem de subjektif olarak doğrulamıştır.

 

Bununla birlikte Federal Başsavcılığın toplanan delillerin kendi iddianame hipotezinden farklı olan tüm sonuçlarını görmezden geldiği ve daha 2012 yılının başında belirlenen ve NSU’nun sadece Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’den oluşup izole şekilde hareket ettiğine ve destekçilerinin sadece arkadaşlık bağıyla davrandıklarına yönelik çizgiye katı bir şekilde bağlı kaldığı daha şimdiden belli oldu.

Diemer iddianamenin doğrulandığını, bu nedenle iddianameye uygun bir hüküm verilmesini talep ettiğini açıkladı.

Diemer cinayetlerin ardındaki motivasyonla ilgili olarak şu açıklamada bulundu:

Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Yunus Turgut, İsmail Yaşar, Theodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık ve Halit Yozgat […] Beate Zschäpe ve suç ortakları tarafından yabancı uyruklu oldukları ve katillerin gözünde Almanya’da bir yerleri olmadığı nedeniyle infaz edildiler. Başkalarını Almanya’ya gelmekten caydırmak için, yabancı uyruklı vatandaşları Almanya’yı terk etmeye teşvik etmek için. Bu insanlar suçbilimsel veya sosyolojik bir sicil nedeniyle kurban olmadılar. Kurbanların seçimini belirleyen sadece buydu […], başka bir şey değildi.

Diemer, kurbanlar ve yakınları için çok önemli olan bu açıklamada bile kendini, mekansal durumların ve diğer suçlu veya destekçilerin mekanlarla ilgili bilgisinin kurbanların seçiminde bir rol oynayabileceğini (vakaların çoğunda çok akla yatkın göründüğü şekilde) ihtimal dahilinde görmediğini belirtmek zorunda hissetti.

Bunun ardından Federal Mahkeme’de başsavcı olan Greger Beate Zschäpe’nin cezai sorumluluğuyla ilgili açıklamalarına başladı. Meslektaşı Weingarten konuşmanın devamında diğer dört sanıkla ilgili açıklamalarda bulunacak.

Greger Diemer’in talimatlarına açıkça bağlı kaldı. İlk olarak Beate Zschäpe’nin, nasyonal sosyalist ve ırkçı dünya görüşünü ve kendi pozisyonunun şiddet kullanarak kabul ettirmekteki sorumluluğunu açıklayan ama bu açıklamayı aynı zamanda sanığın içinde hareket ettiği politik bağlamların dışına oturtan bir portresini çizdi. Bu şekilde Zschäpe’nin ifadeleri, hangi gruplaşmalar içerisinde bu kişilerle birikte çalıştığı açıklanmadan belirtildi; çşitli delil sonuçları bir ilgilerinin olduğu belirtilmeden yanyana konuldu. Greger bu şekilde sadece Böhnhardt ve Mundlos ile birlikte (tek başlarına) radikalleşen – bunun gerçekleştiği politik grup ve ağların bu radikalleşmeyle bir ilgileri yokmuş gibi – bir kişi portresini çizdi. Greger bu nedenle muhbir Thilo Brandt ve onun başında olduğu Thüringen Vatan Koruma’nın da Zschäpe üzerinde pek bir etkisi olmadığını onayladı. Böylece Jena Silah Arkadaşlığı’nın Thüringen Vatan Koruma’nın bir parçası olarak kurulduğu ve Brandt tarafından ideolojik hale getirildiği tamamen görmezden gelinmiş oldu. Greger, NSU’nun Chemnitz’de izlerini kaybettirmelerinin ardından kurulmuş olduğunu ve orada 1998 yılının Aralık ayında gerçekleştirilen soygun saldırısının NSU’nun ilk eylemi olduğunu anlattı ve ardından bunun Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un Blood and Honour Saksonya grubu tarafından sadece finansal olarak desteklenmekle kalmayıp onlarla sıkı bir işbirliği ve görüş alışverişi içinde de olduğu sırada gerçekleşmiş olduğuna değinmedi. Olay yerindeki tanıkların üç suçlu görmüş olmasından da hiç bahsetmedi ki bu destekçilerden birinin işlenen suçlara ortak olduğunu akla yatkın kılıyor. Federal Başsavcılığın tezi yani daha bu noktada delillerin sonuçlarıyla elle tutulur şekilde çelişiyor.

Greger’in son konuşmasına önümüzdeki iki gün devam edilecek.

Blogumuzda Federal Başsavcılığın son konuşmasının bugünkü içeriğinini Almanca olarak yayınlayacağız. Bu metin çok sayıda müdahil avukat tarafından ellerinden gelen en iyi şekilde yazıldı. Onlara burada çok teşekkür ediyoruz. Tutanak hazırlanır hazırlanmaz, blogumuzda yayınlayacak ve burada linkini vereceğiz.